3gün yollarda cool los angeles insanıyla geçti sabah ezanına muteakip çıkıyorum gece gelip yatağa düşüyorum. hayatımın en güzel yazının en güzel 10 günü arasındadır o 3 gün.
los angelestaki son gün acayip içki oyunlarıyla ve elden ele dolaştırılan ottan sonra bardan kovulmamla sonlandı. ilk olarak ctesi gecesi şortla bazı barlara girilemiyor olduğunu bilmeme rağmen o kafayla şortla gittiğim barda bana girişte neyse geç diye ilk şans verildi barda eğlenmek için. şansımı zorlamam gerekmiş ki içerde sigara yakmaya çalıştığım anda güvenlik kolumdan tutup attı dışarı yalvar yakar sonuç yok arkadaşlar içerde bn hostelde yatağımda yatmaya çalışıyorum derkn odanın telefonu çaldı kalkıp bakamadım 2 dk sonra kapı çalmaya başladı kim dersiniz. sörf tahtası sahibi kız, hostel kızı o an las vegastan tekrar los angeles'a dönmeye karar verdim herhalde. kız pek güzel olmasa da bnm içimde bişyler dönüyordu diğerlerini bıraktıktan sonra gelip yaptığı jesti o kafayla idrak etmişim o derece. sabah vegasa gitmek için çıkarken geri dönmeyeceğimi düşünüyordum yanıldım ama long distance relationship olmayacak bişeydi biliyordum. o yuzden aklımdaki karmaşadan olacak ki daha ileriye gitmedi geri dönmeme rağmen.
hala görüşürüz ayrı . denemeye korkaklığım neye mal oldu öğrenmeye de korkuyorum açıkçası. sanırım içimde bi ukde olarak kalacak uzun zaman. 'the one' denilen kişinin kim olacağını bilemezsiniz yazın bunu bi yere
neyse bn las vegas yolarına çıkmak için istasyona gidiyorum o sıra vegasa kndi arabalarıyla ve o gün gidecek bi kaç zenci kardeşle tanıştım gel dediler bizimle benzin parasını paylaşırz sana 15 dolara mal olur bnm biletim de 30du yanlış hatırlamıyorsam. telefonlarını aldım pek tekin görünmese de biletimi iptal edersem arayacam dedim sizi. istasyona vardığımda maceracı ruhum ile mantığım karşı karşıyaydı sonunda fazla tehlikeli olduğunu düşünerek 15 dolara değmez dedim bindim grey hound otobusune.
las vegaaaaaassss . fabolous az kalır o şehri tanımlamak için özellkle gece vardıysanz ışıklar oteller ve özellkle otellerin ucuzluğu. excalibur'da kalmaya karar verdim gecelik 30 öyle bi otel için hiç çok değildi. check in'den sonra casinoyu check etmek içn çıktım. geri döndüğümde slot ve blackjack'de 200 dolara yakın para kaybetmiştim. soğuk su yoktu içemedim oturdum düşündüm ulan kalkabilirdim şurada şurada diye. neyse uyudum. kapının açıldığını duyarak uyandım saat 11 falan meğerse temizlikçi kadınmış. rahatsız edilmemek için kart koymamışım uykulu kafayla ne oluyor nerdeyim falan derken kadın bozuk ingilizcesiyle özür dileyip çıktı.
öylece öğleden sonra havuz falan derken tek başına olmanın rahatlığıyla ve hollanda milli takımı fan ı olmanın verdiği referansla hollandalı bi grupla tanıştım. 2 ay önce finalde robenin salaklığı yuzunden dunya kupasını kaybettiklerini falan anlatınca şaşırdılar deve ve 4 karı alma muhabbetini atlamış olduk o yuzden