necro,
bu düşüncene tek partili dönemi örnek göstererek savunmamı yapabilirim. Atatürk de 1930 yılında serbest cumhuriyet fırkasının kuruluşuna kadar çok partili döneme karşı çıkmıştır. Evet belki anti-demokratik görülebilir ama bu şart idi. Çok partili siyaseti hala benimseyemediğimizi Serbest fırkanın uygulamalarından ve Şeyh Said'e cesaret veren serbest fırkanın ardından kurulan terakkiperver fırkasını örnek gösterebilirim. Menemen olayından sonra yine anti-demokratik bir uygulama olarak görülebilen İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve birçok isyancının hayatına son verilmişti. Atatürk'ün ölümünden bir süre sonra çok partili hayata geçilmiştir ancak bu sefer önceden olduğu gibi korkulan olmamamıştır. Her ne kadar karışık bir siyaset geçmişine sahip olsak bile hiçbir dönem Atatürk zamanındaki kadar vukuu bulan rejim değişikliği tehditi altına girmemiştir.
Sonuç o ki, birşeyler benimsenene kadar, toplumsal bilinç yerleşene kadar bazı şeyler göz ardı edilebilir/edilmelidir.
Ayrıca son zamanlarda iyice vurgulanan darbeci sıfatı da yine dinci basının sıkça tekrarladığı bir kelime. Her fırsatta bu kelimeyi sarfederek birşeyleri hatırlatmaya çalıştıklarını ve bir takım kurumları yıpratma işine koyuldukları açıkça görülüyor. Anlamamak için akılsız olmak gerek.
Bookmarks