Alıntı dilci2007 Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Yaklaşık on aylık bir sürecin ardından tüm hazırlıklar yapılıyor uçak biletleri alınıyor ve İstanbul dan 17 Haziran, sabah saat 05:35te ayrılıp ilk aktarma durağımız olan Amsterdam havalimanına iniyoruz… her şey gayet güzel ilk kez yurtdışına çıktığımız için heyecan var. Havalananda dışarı çıkamıyoruz yaklaşık 6 saat bekliyoruz. Uyuyoruz uyuyoruz. Çok berbat bir durum söz konusu oluyor. Neden sonra bilmiyorum vakit geliyor ve uçuş için kuyruğa giriyoruz pass-cardlarımızı verip hemen uçağa bineceğimizi düşünüyorken Türk olmanın ayrıcalığını yaşıyor ve görevli tarafından anlaşılması güç saçma sorular karşısında cevap bulmaya çalışıyoruz. Amerika’ya girişten önce son engeli de saçma sorularla uğraşarak geçirdikten sonra aranıyoruz üzerimizde sıvı namına ne varsa alıyorlar tüm deodorant ve parfümlerimizin çöp tenekesine atılışını dehşet içinde izlemek zorunda kalıyoruz. Atlantik okyanusunu geçeceğimiz uçağı görünce heybetinden irkiliyoruz. Yaklaşık 10 saatlik uçuş süresince tam uyumaya başlayacağım derken hostes yiyecek getiriyor. Bitmek bilmeyen yolculuk süresince hayatımın en uzun gününü yaşıyorum, kolumdaki saat gecenin oniksini gösteriyor ama güneş ışıklarını tüm cömertliğini sergileyerek beni aydınlatıyor. Derken saatler karışıyor zaman allak bullak oluyor günü takip edemiyorum. Nihayetinde uluslararası Memphis havalimanına iniyoruz. Uçağı terk edip Amerika girişinde gümrükte pasaportları kontrol ettirmek için misafir (visitor) kuyruğuna giriyoruz. Sol tarafımızdaki Amerikalılar hızlı hızlı ilerlerken biz Türklerin her biri için 10 dakika kontrol, pasaport, i-94 belgesi, fotoğrafçekimi ve bunun yanında mülakat işlemleri sürüyor. Bizleri ilk karşılayan zencilerin iri dudaklarından çıkan kelimelerin 10 yıldır öğrendiğim İngilizceyle uzaktan alakası olmadığını görünce yaşayacaklarımızın ne boyutta olduğunu fark ediyorum.... DEVAMI VAR...
Yani bilemiyorum ne tür beklentilerle Amerikaya gidiyorsunuz ama en ufak şeyleri bile problem etmekte gerçekten çok mahirsiniz.
Sizin şu yaşadıklarınızı ben yaşasam muhtemelen sıradan bir yolculuk yazar geçerdim.

Bence son derece taraflı bir yazı.Aktarmalı gidiyorsunuz havaalanında 6 saat beklemek sıradışı bir olay değil.Ayrıca gitmeden önce kısa bir araştırma yapsaydınız nelerin götürülmesinin yasak olduğunu öğrenir ve dolayısıyla parfümlerinizin atılışını dehşet(!) içerisinde izlemezdiniz.Bu yasaklar sadece Türkler için değil herkes için geçerli.Amaç güvenlik olunca bence sistemi eleştirmek yerine insanlara yardımcı olmamız lazım.Gittiğiniz ülkede çok değil 7 sene kadar önce uçak kaçırma olayı sonucunda 11 Eylül olayı gerçekleşti ve bunun gibi bir olayın tekrar gerçekleşmemesi için gerekli her türlü önlemi almaya çalışıyorlar ki bence bu da son derece normal.

Resim çekimi,parmak izi gibi olaylar sırf Türkler için geçerli şeyler değil Amerikan vatandaşı olmayan herkes için geçerlidir.Bunları milli mesele haline getirmek abartıya kaçıyor.

Hocam hatırlatmakta fayda var galiba; Ankara'dan otobüsle İstanbul'a gitmiyorsunuz, 10.000 km civarı bir yolculuğa çıkıyorsunuz ve bu yaşadıklarınızın hemen hemen hepsi normal prosedür.