internet üzerinde bulduğum bir yazı inanılmaz hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim sitede bu kadar detaylı bir anlatım bulamadm ve yanınıza ne alacağınızdan tutun ne giyineceğinize havaalanında nelerle karşılaşıp indikten sonra neler yapacağınıza dair herşeyi anlatmış biraz uzun ama çok keyif alarak okudum eminim sizlerde aynı şeyi düşüneceksiniz


BAVUL HAZIRLIĞI:

Seyahat insanların alışveriş hissini tetikler. Nadir haller dışında mutlaka bir şeyler alırsınız. Bunun için ya bavulunuzda ekstra boşluk bırakın ya da yeni bir bavul almaya hazır olun. Tercihen körüklü bavulları da tercih edebilirsiniz. Bunlar ihtiyaç duyduğunuzda genişleyerek ek alan yaratır.
Yurtdışından bavul satın alacaksanız ‘department store’ tarzı yerlerden yapın. Buralarda çok ucuza kaliteli bavullar bulabilirsiniz.
Bavulu hazırlarken şunları kontrol edin:
Hava taşımacılığının yasakladığı herhangi bir şey var mı? Aşağıdakileri hiçbir şekilde bagaj ya da kabine sokamazsınız:
Alarm ile donatılmış evrak çantaları ve güvenlikli ataşe çantaları veya lityum pil içeren ve/veya işaret /aydınlatma mühimmatı içeren maddeler
Patlayıcılar, mühimmat, havai fişek ve işaret fişekleri
Kamp gazı ve sprey gibi gazlar (yanıcı, yanıcı olmayan, derin dondurulmuş ve zehirli)
Boya, çakmak gazı ve tiner gibi yanıcı maddeler
Kibrit ve kolayca tutuşan maddeler, kendiliğinden tutuşabilen maddeler, suyla temas ettiğinde tutuşabilen maddeler gibi yanıcı katılar,
Oksitleyici maddeler (ağırtıcı tozu ve peroksit gibi)
Zehirli (toksit) ve bulaşıcı maddeler
Radyoaktif maddeler
Aşındırıcılar (civa ihtiva eden termometreler, asitler ve sıvı akü gibi)
Yaralanyan aletler, yüze püskürtülünce insanı sersemleten kimyasal maddelerle, biber gazı spreyi gibi tahriş edici veya insanı güçsüz duruma getiren maddeler,
Manyetik maddeler
Tıbbi oksijen tüpler
Kullandığınız elektronik aletlerin şarj cihazlarını aldınız mı? (bilgisayar, müzikçalar, traş makinesi, vs)
Kimi ülkelerin fiş/priz sistemi, voltajı farklıdır. Bunun için dönüştürücüleriniz var mı? Havaalanlarında da bunlar satılır ama orada bayağı kazık fiyata alırsınız bunları. (Örneğin İstanbul Duty Free’de 5YTL’lik dönüştürücü 25 avroya satılıyor!)
Kırılacak şeyler var mı? Eğer öyleyse bunları ya almayın, alabiliyorsanız kabin bagajınıza alın ya da bavulunuzdaki kıyafetlerinize iyice sarın. Bavulların üstüne ne etiketi yapıştırırsanız yapıştırın yer hizmetlileri bunları umursamaz. İşin işleyişi bakımından o bavullar oradan oraya atılıp durur. Sonra üzülmeyin.
Bavul kaybolması çok sıradan bir olaydır. Üstelik genelde kaybolmaz, bir-iki gün içinde mutlaka adresinize gelir (yanlış bir uçuşa aktarılmıştır çünkü). Onun için tercihen ilaç, cüzdan, anahtar gibi önemli ve küçük şeyleri mutlaka yanınızda taşıyın. Havayolları bu tip bagaj kaybolmalarında size küçük bir set veriyor. Bunlarda tarak, deodorant, diş fırçası ve macunu, t-shirt, krem, erkekseniz prezervatif, kadınsanız hijyenik ped / tampon gibi şeyler oluyor neyse ki. Özellikle Londra ve Amsterdam aktarmalı uçuşlarda bavul kaybolma riski zirve yapar (benim tecrübelerim bu yönde).
Pasaportunuzu ASLA bavulunuza koymayın. Kabin bagajınızda bile durması tercih edilmez.
Bagaj bavulunuzun içinde küçük bir çantada şunlar bulunsun:
Diş macunu – fırçası,
Tarak,
Krem (el / yüz kremi ve bir pişik kremi. Seyahatlerde çok hareket edersiniz. Pişik olma ihtimali artar)
Ağrı kesici,
Kullandığınız düzenli haplardan kalacağınız günden bir süre daha fazlasını idare edecek kadarı,
Bu haplar reçeteli alınan şeylerse, reçeteleri.
Deodorant ve ter kokusu önleyici kremler. (fazla hareket meselesi yine)
Dikiş seti (eğer 3 yıldız ve fazlası bir otelde kalacaksanız gerek yok, çekmecede bulacaksınız)
Tırnak makası, törpü.
Traş bıçağı – köpüğü
Hızlı erkeklerdenseniz: prezervatif
Kadınlar için: ped, tampon, vs. (makyaj detayalrını saymaya gerek duymuyorum)
Bir iki tane kulak pamuğu ve pamuk.
Miğde ya da bağırsaklarınız hassassa gıda değişimine karşı koruyucu ilaçlar.
Kabinde yanınıza alacağınız küçük bavula bir kitap koymakta fayda var. Uçaklar hala bu tip şeyler için biçilmiş kaftan.
Bavulunuzda mutlaka isminiz, e-posta adresiniz ve cep telefonunuzun bulunduğu bir etiket takılı olsun.
Bavullar renk ve modelleri nedeniyle birbirine benzer. Bagaj bandında yanlışlıklara karşı sizinkini ayıran bir şey koyun. Sapına bir eşarp bağlayın, bir kenarını boyayın. Etiket yapıştırmayın, onlar genelde düşer.
Eğer bavulunuz o pahalı ve renkli cinstense ve kirlenmesine gönlünüz razı gelmiyorsa, birçok havaalanında bulunan folyoyla kaplatma hizmetini kullanabilirsiniz.
BAVULUNUZU KİLİTLEMEYİN! Bu yasadışıdır. 11 Eylül sonrası uygulamalarda görevlilerin bavulunuzun içini hiçbir sebep olmadan inceleme yetkisi var. Eğer kilitlerseniz kırma yetkileri de var. Bu sırada oluşan hasardan da sorumlu değiller. Eğer mutlaka kilitleyecekseniz TSA kodlu bir anahtar kullanın. Bunlar havayolları görevlilerinde özel maymuncuğu bulunan kilitler. Sorun çıkmaz…


GENEL BİLGİLER:
Gittiğiniz ülkenin konsolosluk bilgilerini her ihtimale karşı edinin. Gerçi mobil operatörler indiğiniz ülkeye ait bu tip bilgileri SMS ile cep telefonunuza yolluyor ama bir kenarda yazılı olarak da bulunmasında fayda var. Özellikle pasaportunuzu kaybederseniz buna çok ihtiyacınız olacak. Gerçi yaşadığımız birkaç örnekle sabit; başınıza bir şey gelirse konsolosluk görevlilererinin sizi iplememesine hazırlıklı olun. Ne de olsa biz Türküz. Türk’ün bile iyi niyeti lüks bize.
Kalacağınız yerin adresini, krokisini, varsa telefonlarını yazdığınız bir kağıt elinizde bulunsun. Pasaport Polisi sorabilir, taksiciye tarif etmek zorunda kalabilirsiniz. Toplu taşıma kullanacaksanız daha da önem kazanır.
Gideceğiniz ülkenin toplu taşıma olanaklarını, haritalarını mutlaka önceden internetten bulup inceleyin. Genelde havaalanları şehrin çok dışındadır (İstanbul bir istisna). Dolayısıyla bir günlük otel parasını ilk dakikada taksiye bayılmamak için tren, metro, otobüs seçeneklerini iyice araştırın.
Gideceğiniz ülkeye ait dövizi kendi ülkenizdeyken alın. Oralarda ucuz oranlar bulmanız zor olabilir. Hangi bankanınkini kullanırsanız fark etmez; debit kartlarıyla (kredi özelliği olmayan normal kartlar) yurtdışındaki herhangi bir bankanın ATM cihazından o ülkenin kendi biriminde para çekebiliyorsunuz. Bunu kredi kartınızla yaparsanız günlük faiz işliyor yalnız! Yanınıza fazla nakit almayın. Kredi kartınızın borcunu kapamış olarak gitmek de işe yarar.
Uzun uçuşlarda zaman dilimi farkı yüzünden vücudunuzu allak bullak edecek jet-lag ile tanışmaya hazırlıklı olun. Bunu aşmak için internette çok güzel kaynaklar var. Bunları uygulamazsanız bozulan uyku düzeni yüzünden en az birkaç gününüz heba olur.
Havayolu şirketiniz online işlem desteği veriyorsa mutlaka uçuştan 24 saat önce internetten yer seçimi ve check-in işleminizi yapın. THY’de bu hizmetler kusursuz işliyor.
Yer seçimi önemlidir. Uçuş bilginize bakıp ne tip bir uçakla uçtuğunuzu öğrenin. Her uçağın iyi koltukları farklıdır. Uzmana başvurun. Sonra da internetten bu koltuğu ‘avlayın’. Uçuştan 24 saat önce internetten bağlanıp istediğiniz (başkası tarafından ayrıltılmamış) her koltuğu adınıza ayırtabilirsiniz.
X-ray kontrolünde görevliler ne istiyorsa yapın. Tartışmayın. 11 Eylül olayları bu meslek grubuna inanılmaz yetkiler verdi. Sakin olun.
Türkiye AB üyesi olmadığı için Avrupa’daki alışverişlerde Tax Free avantajına sahip. Böylece aldığınız ürünlerin bedelinin bir kısmını geri alabiliyorsunuz. Bunun için (eğer tax free desteği varsa) aynı mağazada bir seferde 100 avro ve yukarısı alışverişyapmak, ilgili formu doldurtmak ve dönerken havaalanında ( check-in yapmadan!) özel bankoda bu formu onaylatıp başka bir bankodan nakit olarak parayı almanız gerekiyor. Genellikle yüzde 10′luk bir geri ödeme yapılıyor.


KIYAFET SEÇİMİ:
Gideceğiniz yerin hava tahminine mutlaka göz atın. Bu konuda Yahoo iyidir.
Hangi amaçla giderseniz gidin, her seyahatin içinde tatil fırsatları olduğunu da unutmayın. Dolayısıyla yanınıza mutlaka yürüyüş yapabileceğiniz bir ekstra ayakkabı ve kıyafet alın.
Uçağa bineceğiniz kıyafetinizin sıkmayan, mümkün olduğu kadar rahat bir şey olmasına özen gösterin. Uçakta basınçla birlikte dar kıyafetler iyice çekilmez olur.
Türkiye’den bir yere uçuyorsanız yanınıza büyük bir şişe su alın. Uçakta farkında olmadan normalin çok üstünde su kaybedersiniz. Bunu dengelemek için suyu ihmal etmeyin. Ama Avrupa, ABD gibi ülkelerden bindiğinizde içeri sıvı sokmanız yasak olduğundan boşuna almayın. Bu durumda kabin ekibinden uçuş boyunca sık sık su isteyin.
Uçağa binerken her koşulda birkaç defa x-ray kontrolünden geçeceksiniz. Bunun için üstünde metal bulunmayan bir kıyafet ve ayakkabı seçin. Sürekli kıyafet giyip çıkartmak hoş olmaz. Yanınızda laptop varsa güvenlik nedeniyle her kontrolde açıp kapattırılacaksınız, hazır olun. (bomba olup olmadığını böyle anlıyorlarmış güya. Peki ctrl+alt+delete’e basınca patlayan ya da başka bir düğmeyle patlayan bir şey yapmak çok mu zor sayın güvenlik uzmanları?)


ALANDA BEKLERKEN:
Uçağa geçiş için kullanılan kapılar değişebilir. Gözünüz bilgi ekranlarında, kulağınız anonslarda olsun. Bu yüzden uçak kaçıranlar az değildir.
Pasaport ve biniş kartınıza sahip çıkın. Onlar her şeyiniz. Biniş kartınızı kaybederseniz bir ton ceza ödersiniz o kağıt parçasını yeniden bastırmak için.
Havaalanındaki her dükkan duty free / free shop değildir. Dikkatli olun.
Alanda yediğiniz, içtiğiniz her şey dışarıdan en az yüzde 50 daha pahalı olacaktır.
Başka bir ülkeye gidiyorsanız cep telefonunuz uluslararası görüşmeye açık mı? Kontrol edin.

UÇAKTA:
Hostes olarak anılan kabin görevlileri gerçekten zor bir iş yapıyorlar. Saatler boyunca yüzlerce insanın onlarca derdine koşturmak; bunu günde birkaç kez tekrarlamak herkesin harcı değil. Kabin ekibinden istediğiniz şeylerde biraz sabırlı olun. Yolculardan fena intikamlar alan kabin ekipleri tanıdım. (kahveyi beğenmeyip ikide bir geri yollayan yolcunun son kahvesine topluca tükürüp karıştırıp yollamak gibi. Adam yanımda oturuyordu ve afiyetle içti. Gerçi haketmişti hayvanın oğlu)
Etrafınızdaki yolcularla didişmemeye bakın. Sonuçta bir uçaktasınız ve bir yere kıpırdayamayacaksınız. Onlar da öyle… Saatlerce o çaresizliği yaşamak insanı tüketir. Çok kızdıysanız indiğinizde döversiniz. Uçakta sükuneti koruyun.
Kol dayama bölümleri ortak kullanım alanıdır ve ekonomi sınıfında uçuyorsanız kafaya taktığınızda uçuş boyu sürecek bir sinir harbine dönüşebilir.
Yer seçiminizi iyi yapın:
Orta koltuk zulümdür. Tuvalete gitmek de derttir, yerleşmek de. Genişleyecek alanınız yoktur ve iki kolunuz da yanda oturanın işgali altındadır. Mecbur kalmadıysanız, AMAN!
Koridor iyidir ama gelip geçenler illa ki kolunuza çarpar durur. Kolay oturup kalkarsınız ama çoğu zaman orta ve pencere koltuğunda oturanların gelip geçmesi için kalkmanız gerekir.
Pencere en çok tercih edilendir ama onun da tek kol dayanağı eksiktir. Uçak pencerelerinden genellikle pek bir şey görünmez. Ama bir iki dakikalık seyir de (bulutlar izin verirse) hoş olabilir.
Benim gibi bazıları acil çıkış kapısı sırasını (exit row) avlar ama son dönemde kuralları bilmeyenlerin buraya dadanması sonucu internetten bu sıranın ayrılmasını engellediler. (bu sıralara normalde engelli, çocuklu yolcuların oturması yasak çünkü bu sıraya oturanlar bir kaza anında bütün uçağın o kapılardan tahliyesinden sorumlu. Dünyanın en büyük yalanı. Başka bir ayrıntıda yazarım yine)
Bütün bunların ışığında, tercih sizin.
Dünyanın en pis tuvaletleri uçaklarınkidir. Mecbur değilseniz, girmeyin. Elinizi yıkamak için bile kullanmayın. Bunun yerine eczanelerde satılan susuz el temizleyen sıvıları kullanın.
Uçak yemekleri genellikle besleyicilik anlamında kötü ve lezzetsizdir. Ya önceden yiyip binin (ama en pahalı yemeklerin satıldığı havaalanı restoranlarında değil tabi) ya da otobüsle seyahat günlerindeki gibi yanınıza meyve, salata, sandviç gibi (kokmayacak ve akmayacak) şeyler alın. Birçok ülkeye bu tip yiyecekleri sokamayacağınızı unutmayın. Yani uçakta yiyin, kalanı da atın öyle çıkın. (ülkelerin bakteri, mikrop ve parazit korumaları…)
Uçaklar otobüsler, minibüsler, dolmuşlar gibi çalışmazlar. Piste indikten sonra çıkış işleminin başlaması bazen 15 dakika sürebilir. Uçak durduğu anda hemen kemerleri açıp bagajlara saldırmayın. Bu en çok güldüğüm ayrıntılardan biri. Ayağa kalkıp dakikalarca bekleyip sıkılmak yerine oturun, son birkaç dakikanın keyfini çıkarın, körük yanaşıp kapılar açılınca çıkın gidin. O bekleme anında çok çaylak göründüğünüzü unutmayın… Pasaport kuyruğuna girmek, oradan çıkıp iki saat valiz beklemek için mi bu telaş? Ben yalnız uçuyorsam tercihen herkesin çıkmasını beklerim.
Uçakta konuşurken sesinizi mümkün olduğu kadar alçak tonda tutun. İnsanlar genellikle uçaklarda bağırır. Etrafınızdaki insanların rahatsız olabileceğini unutmayın.
Havayolu şirketleri son dönemlerde koltuk aralarını iyice daralttı. Sıkışıyor olsanız da dizlerinizin öne çarptığı zamanlarda önünüzde oturanların fena rahatsız olduğunu hatırlayın.
Uzun bir uçuş yapıyorsanız saat başı kalkıp koridorda kısa da olsa yürüyüş yapın. Uçakta hareketsizlik ve kabin basıncı ölümcül etkiler yapabiliyor.
Genele uçakta uyumak zordur. Kafanız bir yastık arar. Uçaklardaki yastıklar hem hiçbir işe yaramaz, hem de pistir. Kendi yastığınızı almanızda fayda var. Bu konuda özel şişme yastıklar var. Bunların uzun uçuşlarda hayat kurtardığını söylemeliyim. Genelde havalanlarında satılırlar. Bulduğunuz yerde bir tane alın, bulunsun.
Uçakta uyumak için sakın uyku hapı kullanmayın!
Uzun uçuşların uçaklarında; özellikle Amerikan havayolu şirketlerinin uçaklarında bilgisayar, dvdçalar gibi cihazları bağlamanız için prizler bulunmakta. Ancak uçakla ilgili pek çok şey gibi onun bağlantıları da kendine has. Uçakta gadget’sız yapamam diyorsanız buna uygun bir adaptör almanızda büyük fayda var. (bunun size çok pahalıya mal olacağını unutmayın ama!)
Eğer varsa noise-cancelling kulaklığı yanınıza almayı sakın unutmayın. Uçağın uğultusunu nasıl kestiğine inanamayacaksınız. Eğer böyle bir kulaklığınız yoksa uzun uçuşlar için bir tane alın, pişman olmazsınız. (Bu kulaklıkların üstünde bir mikrofon bulunuyor. Etraftan gelen seslerin tam aksini kulağınıza yollayarak duymanızı engelliyor.)