2 Arkadaş sabah 7.30daki görüşmeye Sarıyerden İstinyeye 20dkda taksiyle geldik. Şirket temsilcisi birimizin ds2019unu trafikten dolayı konsolosluğa yetiştiremeyince sinir stresle daldık görüşmeye.. Amerikalıların hafiften sinir bozucu sabah enerjilerinden bolca nasiplenmiş bir orta yaşlı dünya tatlısı kadınla bir yandan parmak izi verirken diğer yandan sabah sohbeti ve espirilerle heyecanım gitti ve sıramı beklemeye koyulduk.

benim görüşmem reklamda gencim, güzelim, havam var benim! diyen çocuğa benzer tavrında bir bayanlaydı. Günaydın! lafımı bile karşılıksız bırakarak mevzuya daldı. klasik okul, bölüm, sınıf, ortalama sorularından sonra bilgilerimden ona ilginç gelmiş olacak ki diyarbakırda doğuşumla, liseyi ağrıda okuyuşuma taktı uzattı da uzattı. babamın subay olduğundan böylece çok fazla yer gezdiğimizden bahsedince biraz yumuşayıp devam etti.. nereye gideceksin? işin ne? ne kadar kazanacaksın? sorularına cevabımın ardından yeşil kağıtla olayı tamamladı. tam giderken bi an boş bulunup elimde son kalan pozitif enerjiyle gülerek biletimi alayım mı diye sordum. I Dont Know! diye bağırıp prosedürü anlattı şok bi şekilde izleyip tmm deyip kağıdı değiştirmeden hemen ayrıldım..

Diğer arkadaşıma babacan bi adam denk geldi. Zaten sen istemesende ben vizeyi vericem modundaymış. Benim sorularım gibi klasik soruların ardından broşÃ¼rü okudun mu diye sorunca okumadım o ne ki diye sormuş.. Türkçe aynı soruyu bir daha sorunca, arkadaş demek ki bu önemli bişiy deyip aa evet okudum! diyince hemen ups'e yönlendirmiş..

Konsolosluktan ayrıldıktan sonra durakta beklerken dibimizde kaza olması, bugün yolunda gitmeyenin ne olduğu konusunda düşÃ¼nmeye koyulmamıza sebep olmuştur..