Sabahın 5inde Ankara'ya indik.Kızılay'ın biber gazı sinmiş sokaklarını soluya soluya konsolosluğun önüne geldik.Neyse içeri alımlar başladı falan derken numarayı da alıp içeri girdik.Kesilmeyi bekleyen kurbanlık koyun gibi akıbetimizden habersiz bekliyoruz,parmak izleri alındı.Wat öğrencileri birer birer alınmaya başlandı vize görüşmesine.O değilde nasıl oluyor da tüm wat katılımcıları sadece tek kişiyle mülükata giriyor onu anlamadım ya.Abi orda beyaz tenli zarif bir bayan vardı 3 numara, yeminle milletin ebesini belledi.Ln kimseye mi vize vermessin sen, arka arkaya 8-9 kişi nasıl bir red yedi anlatamam.Hiç içimde heyecan, kıpırtı olmayan ben, o redleri görünce mideye kıramp girmeye başladı, böğrüm şişti,nasıl fena oldum arkadaş ya elim ayağım titredi, kadın her gelenin eline verdi.Pasaportunu yani.Turizm otelcilik bitirmiş adamın şevkini duman etti.Kara kara da düşünüyordum o kadına gelirsek ne yapacaz diye,malum her gideni kızartıncaya kadar konuşturuyodu.Tam sıra bana geldiğinde genç bir coni hızır gibi yetişti, o kadar kişinin içinden bir ben farklı yere denk geldim.Valla o kadına gelmedim ya vizeyi almış kadar sevindim ya.Neyse sordu nerde çalışacaksın, ne iş yapacaksın, mezun olduktan sonra ne düşünüyorsun falan,cevapladık.Arkasında bir ihtiyar vardı konsolosluk memurunun, ona bir döndü, ihtiyar göz kırptı.Sonra ne dedi hadi bilin.Your visa approved.hey yavrum dedim, thank you sir thank you see ahZaten bu kadar stres yetmiyormuş gibi bir darbe de postacıdan yedik.Hey gözünü sevdiğimin postacısı hey, Trabzon'daki meydan postanesi Kahraman Maraş caddesindeymiş.Ankara'daki posta görevlisi de benim pasaportu almış Kahraman Maraş'a göndermiş, cadde kısmını okumamış.Trabzon'a gelecek pasaport şimdi Maraş'da.Güleyim mi ağlayayım mı
İşte böyledir hal-i pür mealimiz
Bookmarks