2008 yazında yapmış olduğum Work and Travel'in sonlarına doğru, başıma gelen ilginç bir olay, hayatımda unutulmayacak anılar arasında ilk sırayı aldı. Bu olayı sizinle paylaşmak isterken aynı zamanda da bu konuda görüşlerini sabırsızlıkla bekliyorum. Neyse lafı uzatmayayım. New York eyaletinin Lake George kasabasındaki eğlence parkında çalıştım 3 ay boyunca. İyi kötü bir şeyler kazandık. Kendimizce yeterli! Eylül kapısından geçtiğim günlerde; tabi ki iş yerindeki son günlerim olduğu düşüncesinin ve artık oluşmaya başlayan Türkiye özlemi sebebiyle inanın bu günler daha bi keyifli gelmeye başlamıştı insana. Çok güzel bir iftar ziyafeti ile iş yerindeki son günümüzü geçirdikten sonra, artık yavaş yavaş Work and Travel programının travel kısmını planlamaya başlamıştık. Başta yaşadığımız aksilikler moral bozsada, geç olsun güç olmasın felsefesi imdatımıza yetişti ve bize yardımcı oldu. Artık kadromuzu kurmuş, arabamızı kiralamış yola çıkmıştık. İlk gün New York City'ye parkta tanıştığımız bir Türk ailenin yanına gittik. Bir gün geçirdik ve Travele başladık..3-4 günlük bir gezi programının ardından, tekrar New York'a geri döndük. Burada Türk ailenin yanına tekrar geldik. Bizimle birlikte seyahete gelen 2bayan arkadaşımızın uçağı bizden bir gün önceydi. Ve aynı gün de kiraladığımız arabayı havalimanına teslim etmek zorundaydık. Neyse koyulduk yola. Bu yolculuğumuz sırasında bir yerde hepimizin hesabının bulunduğu bir banka bulduk, çünkü ayrılmadan hesapları kapatmak zorundaydık. Hesaptaki tüm paralarımızı da aldık ve yola koyulduk. Öncelikle arabayı teslim ettik, daha sonra havalimanının üst bölümüne çıktık. Arkadaşlarımız check-in işlemlerini falan yaparlarken, benim hayatımda hiç bir zaman unutamayacağım bu olayın başlangıç dakikalarının başladığından habersizdim. İçinde 1000 dolar bulunan cüzdanımın kaybolduğunu farkettim. O anda gözümün önünden geçenleri size asla anlatamam. Düşünün 3 ay çalışmışsınız, 1000 dolar para geçmiş elinize ve cüzdanınız kayboluyor. İçinde kredi kartları, nüfus cüzdanı, vergi iadeleri için gerekli olan social security card mevcuttu. Neyse arkadaşlara da söylediğimde onlarda çok üzüldüler. Ve başladık aramaya. Geçtiğimiz her deliğe baktık. Yok yok yok. Kafayı yiyeceğim. Her geçtiğimiz yerden sorumlu görevlilere sordurduk numaralarımızı bıraktık. Ama hiç bir gelişme yok. Tabii bunun yanı sıra havaalının görevlileri de açıkçası çok fazla ilgili değillerdi. Kime sorsam ona sor, o diyor ona sor, o diyor biz bir şey yapamayız falan. Deli oldum. En sonunda polis çağırdım. İnanın ingilizcemin en fazla geliştiği gündür bugün. O kadar insanla konuştum ki hem de takılmadan, anladım ki sinirlenmek lazımmış öğrenmek içinNeyse polis geldi; yapacak bir şey olmadığını, aramanın yersiz olduğunu ama bunu rapor edebileceğini bir gelişme olduğunda bana haber verileceğini söyledi. Bir yandan da zabıt tuttu. İçinde kaybolan eşyalardan dolayı bir suça maruz kalmamam için. Neyse polisi de gönderdik. Artık aramak yersizdi. Travel programının son gününü üzüle üzüle geçirdim. Yapçak bir şey yoktu. Daha sonra kaldığımız Türk ailenin yanına gidip olanları anlattım. Çok üzüldüler, biraz da kızdılar o kadar parayla gittiğim için, ama çare değildi çünkü hesabı kapatmak zorundaydık ve evden çıkmıştık. Neyse sabah oldu, hazırlıklar bitti, uçağımızın vakti geldi çattı. Üzgünlüğüm artık Türkiye gidicek olmak duygusuyla biraz hafifledi. Derken zaman geldi, bindik uçağa ve Türkiye'ye geldik. Eminim bir çoğunuz buraya kadar okuduktan sonra Türkiye'ye dönmeden cüzdanı bulacağımı düşündü. Öyle olmadı. Neyse geldik güzel memleketime, ailem karşıladı durumu anlattım. Yapacak bir şey olmadığını üzülmenin çare olmadığını söylediler bana. Ben de bütün umudumu kaybetmiş bir şekilde ilk gün kaybettiğim nüfus kağıdı, ehliyet vs. şeyleri çıkarmak için uğraşıp durdum. Akşam eve geldiğimde internete girmek istedim. İnternet en büyük dostumdur. Neyse internete girdim maillerime falan baktım gelen giden yoktu. Daha sonra vakit geçirmek için hemen hemen hepimizin üye olduğu "Facebook"a girdim. Bir çoğumuz facebookun iyi bir şey olduğunu eski arkadaşlarımıza ulaşabildiğimizi, dostlarımızla haberleşmede bizim için çok önemli bir araç olduğunu düşünürüz. Yaşadığım bu olayla Facebook tanımına bir yenisini daha ekledim. Facebook'a girdiğimde Ana diye birinden bir özel mesaj gelmişti. Mesaj da şu dizeler yazıyordu, "Did u lose somethin in NY?"; yani New York'ta bir şeyler kaybettin mi? diyordu. İnanın asla gerçek olduğunu düşünmedim. Birinin benimle eğlendiğini düşündüm. Derken ben de bir şeyler kaybettiğimi, kaybettiğim şeyin cüzdan olduğunu yazdım. Gelen cevap endişelenme; senin cüzdanını ben buldum şeklindeydi. Rüya gibiydi, kamera şakası gibiydi. Daha sonra çok sevindiğimi falan söyledim. Karşımdaki bayan, ama her şeye rağmen şuan beni tanımadığını ve cüzdanın benim olduğuna emin olması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine cüzdanın içineki her şeyi yazdım. Markasından içindeki miktara kadar. Tc kimlik noyu bile.. Neyse sonuçta emin olmasını sağladım, ve bana cüzdanı ilk bulduğunda polise vermeyi düşündüğünü fakat sonra yabancı olduğumu gördüğü için ilk kendi ulaşmaya çalıştığını çünkü polislerin ne yapacağına çok fazla inanmadığını söyledi. Nitekim aramızdaki konuşmalar devam etti. Ben o bayanı bizi ağırlayan Türk aile ile buluşturdum. Türk ailede o sırada beni aradı ve kendisiyle canlı olarak da telefondan konuşup teşekür ettim. Tabi buna karşılık bir miktar para da verdik. Gönlümüzden koptuğu kadar. Neticesinde cüzdan bana, içindeki tüm paralarla birlikte, FACEBOOK aracılığıyla geri geldi. İnanın iptal ettirdiğim kredi kartlarında önce elime geçti
İşte başımdan geçen en ilginç ve asla unutamayacağım olay bu oldu, sizlerle paylaşmak istedim.. Okuduğunuz için teşekürler...
Bookmarks