AMERİKA SEYAHATNAMESİ

Amerika! Çok şey çağrıştırıyor değil mi? Ne kadar büyük bir ülke ne kadar zengin bir ülke? neden bütün dünyayı parmağında oynatabiliyor? Bunların hepsi gitmeden önce aklımda yer eden sorulardı. Çok büyük bir deneyim ve macera olacaktı 3 aylık Amerika seyahati.nitekim öyle de oldu.. dolu dolu bir 3 ay çalıştım gezdim eğlendim gördüm sordum konuştum ve fırsatlar ülkesi amerikanın fırsatlarını görme ve fırsatları nasıl değerlendirebileceğimi düşünmek için epeyce zamanım oldu. 3 aylık sürenin 2,5 ayını New Jersey Wildwood'da geçirdim. bir su parkında çalıştım ve çok eğlenceli idi.. daha sonra bir hotelde mutfakta çalıştım .. orta sınıf bir amerikalının tatilde gidebilecekleri yerlerdi bunlar.. geriye kalan 15 günlük sürenin ilk 5 gününde de ise yakın şehirler olan Atlantic City ve Cape May de gezdim.. son 10 günlük kısımda ise Washington Philadelphia Newyork ve son durak olarak Chicagodaydım..Başkent Washington çok ilginç bir yer.. sabah 6 da otogara indiğimizde beyaz ırktan hiçbir insana rastlamamız bizi korkuya düşürdü.. havanın aydınlanması ile birlikte şehir merkezine yol aldık..sabah 08.00 civarı Beyaz Sarayın önündeydik Tvlerde Gösterilen ve bir Şato imajı çizilen Başkanlık Konutu Bizim boğazdaki büyükçe bir yalıdan farklı değildi.. güvenlik önlemleri malum.. ön kapıdan 200 metre uzaklıktan ve parmaklıkların ardından bakabiliyorsunuz beyaz saraya ... ardından Washington Monument a doğru yol alıyoruz..Amerikanın bir Çok yerinde var bu Dikilitaş'lardan.. ama gördüklerimin en yükseğiydi bu tahmin ettiğim yüksekliği 130-150 metre civarındaydı..Ardından Lincoln Memorial a gittik bir kaç kare fotoğraf çektikten sonra US Senate'e doğru yola çıktık.. Washington da bir gün kaldık ama sorarsanız Washington’un gezilebilecek yerlerinin sadece 5 te birini gezmişizdir. çünkü yaklaşık 2,5-3 kmlik bir rekreasyon alanında sağlı sollu onlarca müze ve park var.. biz bu müzelerden sadece Amerikan Uzay ve Havacılık Müzesini gezdik.ayrıca dikkat çeken bir nokta ise amerikada müzeler turistlerden para kazanma amacı güden yerler değil. müzelerin neredeyse tamamı ücretsiz bir çok müzede bağış toplama sandıkları var ve isteyen insanlar bu kutulara para atabiliyor..ayrıca gezilebilecek yerleri aynı alan içine toplamları da turistler için kolaylık sağlıyor. Günün sonuna doğru US Senatel’in önündeyiz. Gerçekleri söylemek gerekirse Amerikalılar çevre düzenlemesi olayını çözmüşler. Batı yakası yemyeşil ormanlarla kaplı..şehirlerde öyle .. her yerde parklar var. Hele Washington tam anlamıyla mükemmel..

Washington’dan sonraki durağımız New York.. New York da iki gün kaldık. Akılda kalan en güzel yer ise tahmin edildiğinin aksine Özgürlük Anıtı değil bence şehrin ortasındaki devasa boyutlarıyla Manhattan Adasındaki Central Parktı. Beyzbol sahaları paten kullananlar için yollar koşu yapanlar için yollar bisiklet sürenler için yollar parkın içindeki gölde kayık kiralayıp dolaşmak için tesisler göl kenarındaki restoranlar.. medeniyetle doğa dünyanın hiçbir yerinde hiç bu kadar iç içe olmamıştı. Önde yemyeşil bir göl arkada yemyeşil orman ve onların arkasında yükselen Manhattan’ın ünlü gökdelenleri...

New York da ekonomik konaklamanın yolu öğrenci hostellerinden geçiyor. Biz ünlü Harlem semtine sadece birkaç blok uzaklıktaki Hostelling International New York da bir gece kaldık. Kişi başı 35 dolar New York gibi bir şehirde sanırım uygun bir fiyat.. iki günlük NY gezimizde 3-4 tane Türk restoranına rastladık. Tabi fiyatlar Amerikalılaşmıştı. İlk günün akşamı Time Square e gittik.. ne kadar renkli sokaklar.. dev bilboardlar sokakları renk cümbüşüne dönüştürüyor. Tabii ki bütün büyük şehirler de olduğu gibi New York’ta da gece geç saatler tehlikeler baş gösteriyor ve insanı sinir eden bir sakinlik ve sessizlik hakim ara sokaklara.. Ertesi gün ilk olarak Özgürlük Anıtı’na gitmek için yola koyulduk. Manhattan Adasına feribotla 20 dakika uzaklıkta bulunan Özgürlük Adasında bulunuyor anıt.. Burada herkes fotoğraf çekmek için yarışıyor ve herkes Manhattan Adasını arka plan olarak görmek istiyor ve bunun doğal sonucunda nerdeyse bütün resimlerde arka planda birkaç davetsiz misafir bulunuyor..New York da son saatlerimizi Empire State Building’in yaklaşık 350 metre yüksekliğindeki terasında geçiriyoruz. İkiz Kulelerin yıkılmasından sonra tekrar New York’un yüksek binası oldu bu bina..Ayrıca şunu rahatlıkla söyleyebilirim İkiz Kulelere yapılan saldırıların hatıraları New York’ta her yerde var..

New York’tan sonraki durağımız bavullarımızı almak üzere Wildwood NJ idi. Dönüş uçağımız Chicago’dan olduğu için ilk önce Philadelphia’ya ordan da uçakla Chicago gittik. Chicago’da sadece bir gece kaldığımız halde Birleşik Devletlerde en beğendiğim şehir diyebilirim..8 milyonluk nüfusu ile Birleşik Devletlerin ikinci büyük şehri..Michigan Gölü kıyısında yer alıyor ve fotoğrafçılar için mükemmel manzaralar var Chicago’da.. Kendine has metrosu var.. Metro yolların üzerine bir üst geçit gibi kurulan raylar üzerinde ilerliyor..Ayrıca Amerika kıtasının en yüksek binası olan Sears Tower da bu şehirde. Sky Deck denen son kat yani 103. kat.. Asansör bir dakika da çıktı bu yüksekliğe..Binanın yüksekliği 1450 feet anteniyle birlikte 1730 feet yani 500 metreden biraz fazla.... Ertesi gün hava biraz bulutlu idi ve binanın tepesi bulutlar yüzünden gözükmüyordu..gözünüzün önüne geldi sanırım..
Work&Travel Programı öğrenciler için mükemmel bir fırsat.. 3 ay boyunca Amerika da çalışmak para kazanmak ingilizce pratik yapmak gezmek eğlenmek alışveriş yapmak..Programın toplam maliyetini çalışarak geri kazanabilirsiniz ama nerdeyse bütün öğrenciler kazandıkları parayı gezmek için ve alışveriş için harcıyor. Elektronik ürünlerinin Türkiye’ye oranla %30-40 daha ucuz olduğu düşünülürse bunun da normal olduğu anlaşılabilir. Tabii ki çalıştıktan sonraki en doğal hakkı olan gezmek içinde para harcamak çok normal.. aslında gezmek o kadar da pahalı değil ayda ortalama 1200-1500 dolar kazandığınız göz önüne alınırsa 100 dolar verip Niagara şelalelerini görmek veya günlük 20 dolara araba kiralamak çok da pahalı sayılmaz. Amerikalılar genel olarak sıcak kanlılar fakat özellikle çalışma hayatında profesyonellikten ödün vermiyorlar. Ayrıca dakik insanlar Amerikalılar..Sabah saat 7.00 da başlayan mesaiye şefin hiç gel kaldığını görmedim..son olarak şunu belirtmek isterim Amerika da hiçbir işveren sizin hangi okulda ne okuduğunuzla ilgilenmiyor. Onlar için 70.000 Work&Travel öğrencisinden birisiniz ve sonuç olarak sezonluk istihdam gereği Birleşik Devletlerdesiniz. Sonuç olarak gidin görmenizi şideetle tavsiye ederim.. gerçek hayatı öğrenmek için mükemmel bir fırsat...