Ladies and gentlemen,
Öncelikle Amerika'ya girişte sistem beni tanımadı. Amerika'da duyduğum ilk cümle sistemin beni tanımaması üzerine polisin kurduğu "what the fuck, fucking stupid system" cümlesiydi. Hoş bir başlangıçtı. sistem beni tanımaya çalışırken polis nerde çalışacaksın diye sordu. restoranda dedim. adı ne diye sordu. denny's dedim. denise restaurant yazdı. dedim "yok, öyle değil, iki n var..." sözümü kesip "sen karışma bu amerikan tarzı" dedi. onu, onunla başbaşa bırakıp sessiz kaldım. sistem beni saatler sonra tanıma nezaketini gösterdikten sonra ikinci noktaya geldim. I-94 kartının yanında verilen kağıdı teslim ettiğimiz noktaya. İşçi sıfatıyla ülkeye giriş yapan biri için amerikada ne amaçla bulunacaksınız sorusuna 'business' demek yapılacak en aptalca hataydı. polis "ne işi bu?" diye sordu. dedim "work and travel öğrencisiyim" . abartmıyorum, gözlerini devirdi. "geç hadi geç" dedi
sevis onay mailim gelmeden, eski işimin yazdığı ds belgemle ssn almaya gittim. kimse de git, sonra gel demedi. yaptılar işlemleri. ben ssn bürosundan döndüm, onay mailim gelmiş. ds belgeni yeniledik ülkeye girişten 10 gün sonra git büroya yazıyordu. çok geç olmuştu. 2 gün sonra gitmiş bulundum.

santa monica'ya gelirsek. Allah'tan amerikan gençliği için akıl fikir diliyorum. Onlara giyecek birşeyler nasip etsin. zenci kardeşlerime düşmeyecek pantolonlar versin. latin kardeşlerimin ise otobüs çilesine bir son diliyorum. Santa Monica'nın serin sahillerinde bikinileriyle koşan sarışın ablalar kutsansın, 3. caddede saksafon çalan abimize çok bahşiş verilsin.

Bize de bir ev ve bir araba diliyorum. yoksa los angeles gibi büyük bir şehirde yerimizden kıpırdayamayız. bu şehirde yaya diye birşey yok. sokakta work and travel öğrencileri dışında yürüyen kimse yok.

Wat için seçilecek en son şehir olmalı LA. mümkünse şirketler tarafından buradan iş bulunmasın. Yaptık bir hata ama olsun. Herşeye rağmen buranın günbatımını izlemek kadar keyifli birşey yok.