Toplam 7 adet sonuctan sayfa basi 1 ile 7 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: herkes anlatmış bide ben anlatıyım

  1. #1
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    Dec 2014
    Mesajlar
    70
    Tecrübe Puanı
    11

    Standart herkes anlatmış bide ben anlatıyım

    Caution: Bu yazı yazım hataları içerebilir. türkçe gramer pek aşina olduğum birşey değil. affınıza sığınırak paylaşıyorum anımı
    Öncelikle bu yazıyı paylaşma nedenim geçen Fubar nickli arkadaşın ukrayna öğrenci vizesinde yazdığı şey. Bende paylaşiyim anımı belki birilerinin işine yarar. zira ben Amerika'ya gitmeden önce vaktimin çoğunu heyecanla wat hikayeleri okuyarak geçiriyordum. o heyecan akşamları öyle bir basardı ki sigara üstüne sigara içerdim sabahlar olmazdı. bu yazda wat yapmaya karar vermemle içimdeki heyecan gene alevlendi. bakıyorum forum pek canlı değil biraz canlandıralım o zaman. hem anılarımı hemde tecrübelerimi paylaşmaya çalışacağım umarım işinize yarar.benim için wat tuhaflıklarla dolu bir maceraydı. başlangıcından sonuna kadar

    WAT YAPMA FİKRİ

    wat hikayesine nasıl wata katılmaya karar verdiğiniz andan başlamadan olmaz tabi. genelde en zor kısım aileyi ikna etmek heralde ki bende en kolay kısım bu oldu. bi gün ailecek yemek yerken babamın sen niye amerikaya gitmiyon sende git demesiyle başladı benim hikayem. abiminde iki defa gitmesi, ailemin beni teşvik etmesine yol açtı heralde. bende neymiş lan bu wat dedikleri gidelim hem amerika görmüş oluruz dedim kendi kendime. neyse 2 şirketle görüştüm toplamda, sonra abimin gittiği şirkete yazıldım. işte şirket mülakatı pasaport çıkarma ciee mülakatı derken işler gelmeye başladı ama nasip ilk iki iş olmadı nedendir bilinmez. şimdi diyorumki iyiki olmamışlar.

    İŞ KABUL


    bir pazartesi günü danışmanım aradı yarın burda ol bi iş var çok güzel diye. neyse gittim ertesi günü( bir gün öncesinde de Ankara deplasmanındayım puan almışız keyifler yerinde ama bi o kadar da yorgunum). işveren mülakatı şirkette yapıyomuş neyse girdik odaya bekliyorum müstakbel işverenemi( onada derya diyelim) derya aslında gerçek patron değil, bizim patronun 6 yıllık çalışanı, patron deryaya demiş ki türk öğrencileri sen seç ben uğraşmak istemiyorum, oda işe alımı yapıyor. derya girdi odaya ama nasıl ciddi nasıl soğuk nasıl kaprisli dedim bu kadınla işimiz var çektirir baya bu bize. ama öyle olmadı işte amerikada yeri geldi annem oldu yeri geldi ablam oldu yeri geldi en samimi arkadaşım oldu önyargının ne kadar salakça bişey olduğunu bir kez daha anladım. neyse tanışma faslından sonra derya sordu işi iyi inceledin mi sorun var mı? bende dedim iş hakkında hiçbir fikrim yok. derya bi şok oldu dedim bu beni işe almaz. derya nasıl olur ya falan diyo. bende işi inceleme fırsatım olmadı ama danışmanım benim kriterlerimi biliyo ona güveniyorum dedim. sonra kadın oturdu işi anlattı bana bende arada soru soruyorum falan en son derya tamam dedi çıktım ben.o bana mülakat yapacağına ben ona mülakat yapmış gibi oldum danışmanım soruyor aldı mı seni işe diye. bende bilmiyorum birşey demedi dedim. danışmanım işverenimle görüştü, odadan bir çıkışı var çak çak işe almış seni diye sanki onu işe aldılar yaptığı heyecana bak danışmanımın bende hayırlısı dedim tabi, oda olum başına konan talih kuşundan haberin yok senin dedi. bende içimden lan çalışcaz işte ne olcak diyorum ki öyle değilmiş amerika ayrı bir yer.

  2. #2
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    Dec 2014
    Mesajlar
    70
    Tecrübe Puanı
    11

    Standart

    VİZE GÖRÜŞMESİ

    bundan sonra vize süreci başlıyor oda ayrı bir tuhaflık. gittik konsolosluğa ilk girişten aldılar o koridor gibi yerde bekliyoruz birşeyler oldu birileri koşuşturuyo içerde, içeri alımlar durdu ama ben tam kestiremiyorum neler dönüyo ama bir terslik var. dedim bizdeki şansa bak( galiba forumlar inceleniyomuş o yüzden aklımdan geçen senaryoları ilerideki vize görüşmelerimin akıbeti için paylaşmıyorum burda). mevzuyu sonra açıkladılar yangın tabkikatı yapmışlar oda bize denk geldi. neyse girdik içeri verdik belgeleri aldık sıra numarası bekliyoruz bu arada bende amerikanları kesiyorum bir kovboy edasıyla. acaba hangisine denk gelicez diye tahminlerde bulunuyorum. böyle yaşlı tontoş nur yüzlü bi amca takır takır veriyor vizeyi, iki tane genç adam, onlar biraz tutuyo watçıları ama kestiremiyorum vize veriyor mu vermiyor mu? en sağda bi somurtkan ablamız var takır takır basıyor düğmeye kimisi alıyor vizeyi çoğu alamıyor. dedim buna denk gelmesin 30 saniyede adam mı tartılır tontoş amca gelsin allahım diye dua ederken benim sıra numarası bu ablanın olduğu ekranda yandı söndü hayallerimde aynı şekilde ( öyle hep işin düşünce dua edersen pek dikkate alınmıyosun tecrübeyle sabit). ama dedim şimdiden moral bozmak olmaz gidiyim bi konişiyim yiğit er meydanında belli olur. hi dedim sırıtıyorum salak salak maksat pozitif görünmek yüzüme bile bakmadı aldı belgeleri dedi bilgisayarın var mı var dedim ne zaman aldın dedi iki yıl önce dedim kaç paraya aldın dedi 1000 lira dedim ne zaman mezun olucan dedi 2017 dedim. bende kendi kendime heyecanımı yeniyim diye oyalıyo biraz ısındırma amaçlı derken vizen onaylandı demez mi? ben bi dumur oldum noluyo lan şakamı diye, toplasan 30 saniye sürmedi mülakat. elime belgelerimle vizen onaylandı kağıdını verince, benim belgeleri alıp çıkmam bir oldu hani yanlış söylediyse bile bulamasın beni ben kaçiyim söz ağızdan bikere çıkar der yatarım mevzunun üzerine diye asansöre kadar halay çeke çeke gittim elimde vizen onaylandı belgesi halay mendili niyetine

    UÇUŞ VE İLK GÜNLER
    gün geldi çattı sabah 6 da uçak. ben akşam biraz uyur çıkarım diye düşünürken arkadaşlar uğurlamaya geldi uyuyamadım o gece havalanına gittim ama düşücem yere uykusuzluktan. duty free yi görünce bende uyku falan kalmadı yaptım ordan stoğumu atladım uçağa ama hostesler uyutmuyo paso bişi getiriyo. aktarmamızıda yaptık fransadan boston uçağında komple uyudum. amerikaya indiğizde bende uykudan eser kalmadı jetlag yaşamamak için sizde böyle yapabilirsiz tecrübeyle sabit. neyse sorgudan geçtik arkadaşla buluştum orda o amsterdamdan geldi( ahmet diyelim adına). atladık trene istikamet rhode island ordan block island. trenden indik taksi tutucaz birine dedik bize taksi çağırırmısınız bizde amerikan hat yok biz çağıramıyoruz. adam dedi nereye biz dedik point jurith. demez mi isterseniz ben sizi bırakiyim ben oraya yakın oturum. istemezmiyiz lan hay allah razı olsun diyip atladık arabasına. ilk bi düşünmedik değil adam bizim böbreklere talip olmasın iki avel genciz amerikaya ilk defa gelen köyden indim şehire misali, bi tahta valizimiz eksik, arkadaşta dedi sakatlık çıkmasın diye bende bi duraksadım arabaya binmeden sonra adama baktım ve arkadaşa yok lan istesek biz bu adamın böbrekleri alırız bişi olmaz dedim başladık yolculuğa. adamla bir kanki olduk adam yol üstü evini gösteriyo oğlunun arabasını gösteriyo yolda kızıyla karşılaştık arabadam selam ettiler birbirlerine aradı telefonla bizi anlatıyo falan. bu arada ben ona sigara veriyorum turkish tobacco, the best in the world diye sigarada kırmızı lm adamda kendi sigarasından veriyo bak bu organik falan diye bende really falan diyomda içimden sigaranın organiği ne lan diyorum. adam izmariti dışarı atıyo ben diyorum yangın çıkarmıyalım adamda yangın çıkıncaya kadar biz gitmiş oluruz diyo. adam italyan asıllıymış benziyo biraz bizim memleketlilere. neyse bıraktı bizi feribota bizde teşekkür ettik atladık feribota. o adamın ismini hatırlayamadım şimdi şöyle içten bi teşekkür edemedim sizin huzurunuzda bir daha teşekkür ediyorum adama sağ olsun son anda yetiştirdi feribota taksiyi beklesek büyük ihtimal kaçırıcaktık feribotu bir gecelik otel parası bize patlıcaktı. neyse indik feribottan geldik 3,5 ay çalışacağımız adaya başladık patronun dükkanını aramaya bi süre sonra bulduk bulmasınada dükkan kapalı haydaa tel yok bişi yok nasıl bulcaz biz bu adamı sadece ismini biliyoz oda job offerden. neyse orda dururken adamın biri geldi tanıştık lakabı candy man şekerci dükkanı işletiyo. dedik işte biz bu adam için çalışıcaz(adına big boss diyorum) ama bulamıyoruz oda ben ariyim onu falan derken bu gördü bizim patronu
    bağırdı big boss işçi bekliyomusun diye. bizim patronda demez mi yoo beklemiyorum. başımdan kaynar sular döküldü bütün dolandırılma senaryoları gözümün önünden geçti. ahmet girdi araya bizi derya işe aldı türkiyeden geldik diye. big boss da ha tamam takip edin beni dedi biraz soğuk biri. aradı deryayı bizi bi otele yerleştirdi sonra derya geldi yolculuk nasıl geçti falan filan o ciddi kadından eser yok baya sıcak. dedi akşam şuraya gidicez yorgun değilseniz sizde gelin ben tamam dedim bi duş alalım biz, deryada dedi bir saat sonra gelirim. ben duş aldım üstümü giydim yatağa uzanıp aldım elime telefonu annemlere haber veriyim whatsapptan diye. o ara uyuya kalmışım sabah uyandım.

  3. #3
    Site Yöneticisi
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Mesajlar
    5.415
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart

    bekliyoruz devamini

  4. #4
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    Dec 2014
    Mesajlar
    70
    Tecrübe Puanı
    11

    Standart

    İLK İŞ GÜNÜ

    sabah kalkıp gittik işyerine bi kız var içerde moldovalı dedik böyle böyle, bir tripler kızda, ters ters cevap vermeler, bir artislikler. neyse aradı patronu dedi iki türk seni soruyo. soruya bak iki türk? neyse bişeyler konuştular moldovalı kapattı telefonu dedi şimdi size işi öğreticekler siz punch in yapın. yaptık iki sırp çocuk aldı bizi işi öğrettiler tanıştık falan. size işten bahsediyim moped and bike rental. motor ve bisiklet kiralama. müşterilere motor nasıl kullanılır o gösteriliyo yaparsa gönderiyosun yapamazsa motoru vermiyorsun. sabahtan akşama güneş altında koşuştur dur, motorlara benzin yağ koy, bisiklet tamir et üstüne salak salak insanlar motorla sana çarpsın. az kanımızı akıtmadı o müşteriler az motor altında kalmadık. şimdi sorabilirsiniz olum niye kaçmıyosunuz diye yok öyle bişi özellikle motorun karşısında duruyosun adam gazı köklerse motoru göğsünde yumuşatıp sen durduruyosun, e bisiklet değilki bu ister istemez sen motoru kapatıncaya kadar sana çarpıyo bi darbe alıyosun. neyse işi öğrettiler gittik moldovalının yanına dedik tamam anlattılar bize, bidaha aradı big boss ı bunlar işi öğrenmiş şimdi napıcaklar? bak bak soruya bak. neyse kapattı telefonu dedi şimdi george sizi alıcak odanıza götürücek valizlerinizi alın otelinizden buraya gelin. bende diyorum lan biz o otelde kalmıcakmıydık ya neyse falan. geldi george guatamalo lu bir herif. ilk başlarda iyiydi aramız sonra bir bozuldu. adam öyle böyle bi şerefs.z çıktı ki anlatamam. hala boş zamanlarımda söverim o herife. hatta adı geçmişken bidaha söviyim boş geçmek olmaz. atladık arabaya bize odayı gösterdi ama oda oda değil bildiğin ahır küçücük bir yer iki ranza anca sığar zaten bir ranza bir tv bide mini dolap var misafir olarakta örümcek ve daha önce hiç görmediğim böcekler. eşyaları atıp geri döndük o gece ben dışarda uyudum girmedim odaya. ahmette sövüp durdu tüm gece. neyse biz eşyaları odaya koyup işe geri döndük gittik gene moldovalıya ama bu sefer bende tripli tripli konuştum what else now dedim. aradı gene big boss ı bişeyler konuştu sonra dediki karşı dükkanda çalışıcaksınız. iyi dedik. sonraları bu tripli moldovalıyla aramız düzeldi. tripli hallerinin sebebi geçen yıllardaki türkler 3 yıllık çalışan biri olarak fazlasıyla türk görmüş ondan tripli. dert yandı baya dediki geçen yıl burda çalışan gürbüz diye bir türk vardı benim türkler hakkındaki tüm negatif düşüncelerimi o değiştirdi yoksa ben hiç sevmezdim türkleri şimdide çoğunu sevmiyorum dedi(türklerde sana bayılıyo ya). anlattıklarını duyunca bende hak vermedim değil markette sigara ve alkol hırsızlığına kadar uzuyo bizim geçen türklerin sabıkası. gerçi bizim diğer türk arkadaşların çoğuyla arası bozuktu moldovalının. onlarla anlaşamadı bi. türk arkadaşlarda tribe trible karşılık verdikçe araları bozuldu baya. ama zannedersem bizim geçen yıllardaki çalışan türklerle olanları sadece bana anlattı o yüzden bizim aramız iyiydi ama moldovalıda az çakal değildi sorun sadece bizim türklerde değil.

    İHTİYAR PATRON

    neyse gittik karşı dükkana, orada yaşlı huysuz ayyaş bi ihtiyar la bir türk kız çalışıyo adı ayşe. gittik orda tanıştık ihtiyarın bizi taktığı falan yok zaten. akşam olsada bara gidip şarap içsem havalarında. bide bağırıp çağırıyo iş öğrettiği yok hata yapınca bağırıyo. işi doğru yapsanda bağırıyo. amerikan geçliğinden nefret ediyo bu ihtiyar sebebi onların tembel olduğunu düşünmesi ki sona doğru bütün amerikanları kovdu sadece türkler kaldı. biz işi öğrendikçe ihtiyar bizi sevmeye başladı. o derece sevdi ki akşam buluşup şarap içmeler evine gitmeler arabasını almalar, bana kız arkadaş bulmaya çalışmalar ki şöyle oluyordu genelde işlerin yoğun olmadığı zaman yanımıza gelir veya biz giderdik camdan kızları keserdik 65 yaşındaki adamla, arada bana göre olanları arada ona göre olanları bide bahçesindeki elmalara bir dadandık biz yaz sonu ağaçlarda elma kalmamıştı. bizle iyi anlaşmasının sebebi her dediğini yapmamız. al köpeklerimi dolaştır diyo biz dolaştırıyoduk git köşede bekle müşteri çevir diyodu yapıyoduk. ama bunları amerikanlar yapmıyodu bu benim işim değil diyodu sonra kavga ediyorlardı tabi. biz boş zamanlarımızda sırf çalışıyomuşuz gibi görünmek için işler yapıyoduk bisikletleri motorları silmek, kaskları silmek yerleri süpürmek gibi. oda ihtiyarın hoşuna gidiyordu. artık dükkanı biz açar kapatır olmuştuk o derece bıraktı işleri bize. bikere dükkanı kapatıp çıkıyoduk bu geldi dedi nereye gidiyosunuz oturun bi sigara içelim yarım saat öyle oturup sigara içtik. adam boşu boşuna para ödüyodu bize. öğle aralarında yemeğe göndermez pizza ısmarlardı. bi gece bizi yemeğe götürdü orda garson kızın biri bana ben ihtiyarı 5 yıldır tanıyorum hiç bir işçisini böyle yemeğe çıkarmadı sizi gerçekten seviyor olmalı dedi. e bizde sevmedik değil ihtiyarı haberini aldık hastaymış inanın bazen oturup dertlenirim dua ederim onun için.

  5. #5
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    Dec 2014
    Mesajlar
    70
    Tecrübe Puanı
    11

    Standart

    İŞ HAKKINDA

    işin işyeyişinden bahsediyim biraz. bulunduğum adada 4 farklı moped rental dükkanı var. 3 ortaklı bir şirket işletiyor bu dükkanları. biri big boss biri ihtiyar diğeri ihtiyarın kardeşi. önceden ortak değillermiş çok kavga ederlermiş aralarında müsteri kavgası. sonra demişler ortak olalım parayı paylaşırız hem kavga olmaz. sonra kurmuşlar şirketi ama ortak olmalarına rağmen hala big bossla ihtiyar arası bir husumet var. bizim ihtiyar yaşlı olmasından dolayı genelde pek takmaz işi ama big boss yoğun olduğunda kıskanırdı. bazen ne gerek var nasıl olsa parayı paylaşıyoruz oturduğum yerden para kazanıyorum derdi kimi zaman bu adam iş yaparken biz niye oturuyoruz gidin sokağın başına müşteri çevirin derdi hayatımdaki en dengesiz adam. big boss daha sonraları iki sırp işçisini kovdu( kovmadı asında onlar bıraktı sebebi adamları süründürdü resmen) iki türk işçisi de işi erken bırakıp gitti adamda işçi kalmayınca bizi çağırıp dururdu buda bizim patronu deli ederdi bi taraftanda sevinirdi işçisi kalmadı ortada kaldı diye. bizde iki dükkan arası koşuşturup dururduk. bişeyde diyemiyoruz çünkü bizi işe big boss aldı ve çekleri ondan alıyorduk. gerçi sonraları big bossta türklere ve sırplara karşı bir antipatiklik oluştu ki sormayın sırf işi bırakıp gittiler diye. ihtiyarda da aksine büyüyen bir türk sevgisi vardı sırf big bossa gıcıklık olsun diyemidir bilinmez.

    HAYATIMDAKİ EN GARİP ANLARDAN BİRİ

    ihtiyarın huysuzluğundan dengesizliğinden bahsetmiştim ya şimdi onun sebebini anlatiyim. bigün gene kız kesiyoz, dedim ya ihtiyar! sen evlimisin kahkaha atan adamın yüzü bir asıldı sanırsın varını yoğunu kumarda kaybetmiş. patafatsızlığımın allah belasını versin eliyle bi resim gösterdi, bi baktım karısının resmi dünyanın en muhteşem annesine yazıyo altında 22.11.2013. adam 45 yıllık karısını kaybedeli 2 yıl olmuş nerdeyse. ben bi kötü oldum onu hiç öyle görmemiştim durdum durdum dedim i am gonna pray for her. dönüp bir baktı yüzüme bi tebessüm etti thank you dedi. sonra müslümanlıkla ilgili bir sürü soru falan ben amerikada bir nihat hatipoğlu gibi müslümanlığı anlatıyom . ben dahada o konuyu açmadım ama arada kendisi açtı konuyu anlattı. çok sevmiş be şarapçı ihtiyar abim anlatamam yani size hani türk olsa üsküdar horhor durağında takılan bi şarapçı abi var ya aynı onun gibi olurdu. arada durduk yere kendi kendine kahkaha atan adam bazen öyle mutsuz olurdu ki ben onu öyle gördükçe içim acırdı. zaman geçti gitti ağustos sonuna doğru şirket partisi var organizatör ihtiyarın kızı. annesine çok düşkün biriymiş oda alkolik olmuş annesini kaybettikten sonra. neyse party için bizi alıcak çıktı geldi arabayla kör kütük sarhoş istikamet likör shop. ordan bişeyler aldı verdi bize eve doğru yola çıktık. yolda giderken demez mi sizi annemle tanıştırcam haydaa bu nerden çıktı olum annesi ölmemişmiydi derken kendimizi mezarlıkta bulduk. gelin dua edelim dedi oturduk onu dinliyoruz. dediki sizde dua etmek istermisiniz olur edelim dedik açtım elleri semaya ama o an dank etti kafama hepimizin elinde bi bira şişesi. lan biz napıyoz mezarlıkta böyle diye soruyom millete. fazla uzatmadan merhumun arkasından hayır dua ettik bizde. sonra demez mi annem burda olsaydı sizi çok severdi çocuklar diye. lan zaten garip duygular içersindeyim orda, bunun üstüne o denir mi ben çok kötü oldum. nebiliyim hiç tanımadığım birini çok sever oldum o günden sonra keşke tanışma fırsatım olsaymış.

  6. #6
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    Dec 2014
    Mesajlar
    70
    Tecrübe Puanı
    11

    Standart

    3-4 TEMMUZ

    malum amerikanlar için çok özel bir gün. herkes deli gibi içiyo, bizimde sarhoşlarla uğraşmaktan sabrımız tükenmek üzere. ihtiyar dediki bekleyen çok müşteri var yapamıyorlarsa uğraşmayın iptal edin kiralamayı nasıl olsa bekleyen var. tamam dedim bende. neyse yoğunluk ve ameikanlar canıma tak etmiş. baktım ahmet ilerde biriyle uğraşıyor, bağırdım ben buna türkçe; ahmet sarhossa s.ktir et adamı, çok bekleyen var. adamın yanındaki kadın bana dönüp ben türkçe biliyorum demez mi. haydaaa nereye kaçacağımı ne yapacağımı bilemedim. hemen ortalıktan kayboldum.

    BİR GARİP İŞ ARKADAŞLARI

    Adam: kendisi üniversiteyi yeni bitirmiş tembel mi tembel uzun saçlı pis sakallı elinde elektronik sigara arada bana gelip fethi can i borrow a cigarete diyen ameikan asimiz(az paketimi sömürmedi). kendisi sizin 5 dk da yapabileceğiniz işi 15 dakikadan önce yapmamaya yemin etmiş biri. ama bi o kadarda kafadır muhabbeti sarar. ihtiyarın nefret ettiği adamlar listesinde ilk sıralara oynar. ihtiyarın taklidini yaparakta az kahkahalara boğmamıştır bizi

    Tyler: 14 yaşındaki ameikan ergenimiz. az balık tutmaya gitmedik. kendisi en tembelimizdir ki ben diyim 50 siz diyin yüz defa azar işitip evine yollanmıştır. arada eve erken gitmek istediğinde patronu sinir eder ve kendini kovduttururdu. annesinin zorlamasıyla çalışırdı zaten. en son dükkanın önünden süpürdüğü şeyleri yoldaki logar kapağından kanalizasyona atmaya çalışken ihtiyarın hışmına uğradı ve tamamiyle koybuldu.

    Ali: müşterilere türkçe küfür etmekten acayip zevk alan biri. Söyle diyim müşteri geldiğinde kontratını kontrol eder motorunu gösterir ve anlatmaya başlardık nasıl kullanıldığını. ali ise kontrarı kontrol ettikten sonra aha bu senin motorun tipini s.ktiğim der, müşteri excuese me dedikten sonra ingilizce this is your moped sir diyip pis pis sırıtırdı. eğitim arasında senin ben .. koyim, senden bi ... olmaz gibi ve çok daha yaratıcı küfürler ederdi ki duysanız şaşarsınız. Yazık ameikanlarda anlamıyo sorrry pardon me what is that derdi buda ingilizce bişiler söyler pis pis sırıtırdı. nedendir bilinmez bana o kadar türk müşteri denk gelirken ona hiç denk gelmedi. bigün kahve almaya gittim baktım bu kahve dolduruyo bardağına( fiyatını ödedikten sonra bize boş bardak verirler bizde gider kendimiz doldururduk) ben önce tuvalete gittim kahve bardağımı alıp parasını verdim gittim kahve reyonuna baktım bizimki hala orda. dedim olum napıyosun yarım saattir burda. demez mi kanka yarım saattir bardağın yarısını içip içip tekrar dolduruyorum en az 5 bardak içtim bi kahve parasına ahahhaha kimsede çakmıyo diye. böylede zeki bi arkadaşımız. ayriyetten benzin deposundan çaktırmadan benzin satardı bu arkadaş. bi nevi kaçakçılık. sonra banada öğretti karlı işmiş vallaha.

    Ayşe: kendisi ihtiyarın en büyük kankası. boş zamanlarında dükkanın önüne çıkar moped moped mopeeeeedddddd rentaaaaooolllll moppeeeeeıyd diye bağırıp müşteri çekmeye çalışırdı. arada bizim ensemize vururdu. oda ayrı bi dengesiz ki ihtiyarın en büyük kankası olmasına şaşmamalı tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.

    bide ikinci işten edindiğim arkadaşlar var hepsi restorandan. çoğu lise terktir ve zencidir hayattan pek bi gayeleri olmaz ama uzak durulması gereken tipler değildir bu kişiler hepsi kafadır. zamanla iş stresindenmidir bilinmez bende göz tansiyonu nüksetti migrenle birlikte. e malum amerikadasın doktor işleri pahalı. e nolcak alternatif tıpba yöneldik bizde bitki çayları. tesadüfmüdür
    bilinmez bu arkadaşların hepside aynı dertten müzdarip. e onlarda bitki çayları olmadan dolaşmıyolar. genelde her akşam yangın merdiveninde migrenimize çare bulmaya çalışırdık bu arkadaşlarla muhabbetler şakalar kahkahalar ne güzel günlermiş be. bi gün gene yangın merdiveninde kendimizi alternatif tıpla tedavi ediyoruz ki yangın merdiveninin en üst katındayız sadece korkuluk var 1 metre başka koruma yok. arkadaşta o korkuluğun üstüne oturmuş. herhalde bitki çayını aşırı dozda içti bu pata küte yuvarlandı 3. kattan. bizde fazla içmişiz birki çayını deprem mi oldu la bi sallandı burası dedikten sonra çaktık mevzuyu bizimki aşağıya yapışmış. ama kimsede aşağıya inip kontrol edicek takat yok yukardan su atıyoruz kendine gelsin diye. sonra bu sürüne sürüne geldi geri ben yatmaya gidiyom diye. allah korudu yemin ediyom

    Ertuğrul: Kendisi aynı zamanda toprağımdır. kaslı vücuduyla kızların bir numaralı hayranı. Diskolarda az tacize uğramadı. çocuk gece 11 e kadar çalışır sonra bana kanka hadi dışarı çıkalım derdi o kadar enerjik. en yakın arkadaşlarımdan biri oldu amerikada travel ıda beraber yaptık.

    Deniz: adada 6. yılı. kendisi garsondur çok orjinal biridir. iş saatleri dışında sarhoş gezer. sürekli uğraştığı amerikan süzme çocuğun biri vardı naber lan g.t, senin ben .. koyim diyip stres atardı çocuğun üstünden. oda bana gelir deniz ne dedi derdi. birbirleriyle çok uğraşırlardı. denizi herkes severdi hatta sırp çocuğun biri benim türk olduğumu öğrenince selamun aleyküm kardeş demişti. sonra gördüğü her türke bunu demeye başladı deniz öğretmiş.hatta bi gece ben bunu kolidorda sarhoşken gördüm. her kapının önüne gidip selamun aleykum kardeş diyip diğer kapıyo geçiyordu. düşünün denizin millet üzerindeki etkisini deniz demlenirken ben bi 5 dk ya kadar dönücem diyip ortadan kaybolurdu sabah geri geirdi nerdeydin diye soruncada hatırlamazdı ama saat sabah 10 diyince işinin başında olurdu akşam 10 olunca başlardı içmeye. en büyük hobisi bisiklet çalmaktı ertesi gün aldığı yere bırakırdı.

  7. #7
    Araştırmacı Watçı
    Üyelik tarihi
    Dec 2014
    Mesajlar
    70
    Tecrübe Puanı
    11

    Standart

    vE SONUNDA TRAVEL

    herkesin ayrılmaya başlamasıyla ada pek bi sıkıcı oldu son zamanlar. travel içinde daha fazla heyecanlanmaya başladık. müthiş bi plan yaptık 10 günlük. bostondan araba kiralayıp boston-new york-washinton dc-mertle beach ve miami. arabayla neredeyle 1700 mil. 4 kişi derya ertuğrul ben ve amerikan bir arkadaş. heryeri geçtim miami bi harikaydı.(miami for big mistakes) miamiden sonra ben ablamı ziyaret ettim ve onunla 9 günlük teksas turu. ardından türkiyeye dönüş

    VE SON (bir arılık şarkısı seç sessizce çal benim için)


    istanbula indikten sonra metrobüse binince anladım işin ciddiyetini. bide yaya geçidine zank diye atladığımda taksici önce durup sonra üstüme sürmüştü orda dank etti o muhteşem yaz bitmişti artık ihtiyar yoktu, menemen yapıp yurdu sevinçten yıktığğımız günler geride kalmıştı , o menemein lezzeti yok hiçbiyerde. o yangın merdiveninde oturup göz tansiyonumuza çare aradığımız geceler bitmişti. Bri ömür boyu Unutamam heralde o anıları: ihtiyarın bahçeindeki dadandığım elma ağaçları, motorlara koyduğumuz benzinin kokusu, ardı arkası kesilmeyen kirli tabakları yıkadığım geceler, 10 dolara sınırsız yemek sunan restorantlardaki çalışanların daha yiyecekmisiniz diye sordukları çaresiz sorular, sahilde uyuyup kaldığımız geceler, barlarda oynadığımız bilardo, gece saat birde işten dönerken kolidorda uyumayın ulan diye bağırıp odama kaçtığım anlar, her sefeinde bize yemek ismarlayan amerikalı abimiz, disko geceleri, hoşlandığım kızlar, motorla yaptığımız yarışlar, hergün küfrede küfrede tamir ettiğim bisikletler, sarhoş deniz, dengesiz ali, derya, ertuğrul, adam. valla bilememişim o günlerin kıymetini. şimdi biri dese hadi gidiyosun adaya tekrardan diye, pasaportumu aldığımla evden çıkmam bir olur okul falan umrumda değil. Demeyin bidaha git diye çünkü big boss artık Türk işçi almıyor. çok işçim gelicek bu yaz için başka işçiye ihtiyacım yok diyip reddetti bizi. zaten bende ikinci dönem erasmusa gittiğim için zorlamadım work and travelı. Önümüzdeki yaz için tekrar wat yapmayı planladım ama kafamda acayip sorular. amerika aynı tadı vericek mi bilmiyorum. kötü bi yaz geçirirsem hiç bir şey eskisi gibi olmazsa ve bu anıların büyüsü bozulur diye korkuyorum asıl. bu sefer başka bir yere gitmeyi düşünüyorum ama birazda korkuyorum. Yeni ihtiyarlarla tanışırım belki, göz tansiyonuma başka arkadaşlarla çare ararım, belkide daha iyi bir yaz geçiririm belki çok kötü.bilemem ama öyle yazı türkiyedede geçirmek istemyorum tom rider gibi yeni maceralara atılmak istiyorum yeni şeyler yaşamak yeni tecrübeler edinmek tek derdim bu. WAt hayatımdaki en büyük tecrübelerden biri, belkide hayatımın en mantıklı şeyi. iyiki gitmişim iyiki bu kararı vermişim. iyiki katılmışım.

    Bu süreçte desteğini esirgemeyen turkishwat ailesine teşekkürü bir borç bilirim. herşey gönlünüzce olsun watçılar

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. 2011 wat vize gorusmesıne herkes ıstanbulda girecekmiş
    Konu Sahibi WebCodeRMasTeR Forum Vize ve Pasaport Süreci
    Cevap: 6
    Son Mesaj : 31-05-2012, 01:29 PM
  2. Herkes gibi iş sorunu
    Konu Sahibi asanverdi Forum Soru-Cevap Alanı (Yardım Masası)
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 27-06-2011, 09:29 PM
  3. Tüm Herkes Okusun..
    Konu Sahibi Kemal88 Forum TW Arşiv
    Cevap: 25
    Son Mesaj : 14-02-2011, 12:36 AM
  4. Vergi Borcuna Dikkat Herkes Baksin
    Konu Sahibi richard99 Forum TW Arşiv
    Cevap: 12
    Son Mesaj : 12-06-2008, 12:03 AM

Bookmarks

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •