Arkadaşlar ben de dün saat 13.30'da girdiğim vize görüşmemden biraz bahsetmek istiyorum.

Elçiliğin dış kapısından girer girmez şirketlerimizin ne kadar da önemli olduğunun farkına vardım. Bazı şirketlerle çalışan öğrencilerin elçilik kapısında sudan çıkmış balık gibi olduğunu gördüm, ellerinde kağıtlar ama ne yapacaklarından bir haberlerdi. Bir şekilde yardım alarak sıra numaralarımızı aldık ve beklemeye başladık hep beraber..

Ankara'da sadece bir sarışın konsolos wat'çılara bakıyor, ve çok sevimli yardımsever bir bayan. Ve burada da firmanın önemi ortaya çıkıyor. Vize reddi alan ya da "siz formlarınızı yollayın biz tekrar gözden geçireceğiz" diye soğuk bir cevap alanların hepsi mülakat sırasında sorulacak sorulardan bir haberdi ve neredeyse tek kelime ingilizce konuşamıyorlardı. Yaklaşık 25 kişi olan salonda İngilizce konuşabilen bir ben, bir de kız arkadaşım vardı; ve buna çok şaşırdım.

Konsolosların dikkat ettiği tek şey İngilizce bilgisi ve gpa'nın yüksek olması. Kaybedenler hep İngilizce bilmemelerinden ya da notlarının aşırı düşük olmasından kaybetti..

Eğer İngilizcenize güveniyorsanız ve not ortalamanız 2.00'nin üstündeyse hiç korkmayın, oradaki konsolos bize vize verebilmek için uğraşıyor..

Sıra en son bana geldiğinde bölümümden çok etkilendi ve biraz sohbet ettik, sonra bana "eksik belgelerin geldikten sonra vizenizi yollayacağız" dedi konsolos hanım