daha önce hiç yazmamıştım, gayet ilginc bir tecrübe oldu 2007 yazı benim için...
Birgün yurdumda en fantastik kitaplarımı okurken, arkadasım beni aradı ve "abi yazın yapacak işin yoksa wat'a gidelim" dedi... o an gözümde o kadar büyük birşey gibi görünmüştü ki 10 küsür bin mil yol yapmak, özellikle de daha önce yurtdışı tecrübem olmadığı için. aradan bi yarım saat geçti, yapacak daha iyi bir iş bulamadığım için kampüste, arkadasın ayarladığı randevuya katıldım, ayrıntılarını dinledim... Eeeh, dedim macera severiz, bi araştıralım bakalım... bikaç site dolaşıp gidenlerin yorumlarına da baktıktan sonra iyice heveslendim ve en önemli aşama olan evdekileri ikna etme işine giriştim... ilk önce pek sıcak bakmadılar babam:"eehe, olm 3 ay bulaşık yıkattırırlar, ne işin var orda" dese de pes etmedim, daha fazla uğraştım.... sonunda zor bela şirket ve uçak parasını denkleştirim başvurmaya karar verdim... evraklar falan hazırlandı, pasaport alındı...
vize gününü hala unutamıyorum, hayatımın en ciddi ve gergin günüydü neredeyse,önceki günün akşamında sevgili sevgilimle çıkmaya başlamıştık, düşünün yani...
konsolosluk binasına girdik... sanki ctu los angeles gibi, 3-5 kere aradılar... asansörleri ayrı bi garip... türk görevlilerden de olmazsa olmaz fırçamı yedikten sonra "yavv 50 tane belge getiriyosunuz ne gerek var hasta etmeyin adamı..."
fişimi alıp beklemeye başladım, sıradaki herkes birbirine bakıyo, neredeyse herkes wat için gelmiş, "önceki arkadaşa 20sn vermişler... aaaa, bizim arkadası 15 dakka tutmuşlar vay bee" gibi hiçbiri gerçeği yansıtmayan fısıltıdan sonra sıra bana geldi.. bismillah deyip gittik,"bu kısmı içimden dedim, tetörist falan sanarlar"
o kadar stress yapıp geldiğim randevuda 2-3 tane ortaokul Mr.Brown sorusuyla karşılaşınca gayet keyfim yerine geldi, aldık yeşil kağıdımızı elimizde sallayıp halay çektik...
arada geçen kısımları es geçiyorum....
gideceğim yer Louisiana eyaletinin, new orleans şehrinin metairie diye bir ilçesi... ama türk aklı ucuz olsun diye bileti houston'a almıştım gerisini otobüsle, ne bileyim trenle falan giderim diye...
indim houston'da gece 3 falan... greyhound biliyorum otobüs şirketi bi tek, açtım laptop'tan google earth'ü buldum en yakın greyhound'u. önünden gecen otobüs hattını da bulmak zor olmadı havaalanından..."Sağolsun google earth her daim rehberimdi) otobüs 8 de kalkıyor new orleans'a ama saat 4 falan... e dedim hergün gelmiyoz ya houston'a bi görelim koca bina.... ama elimde de bavul var güvenemedim yanıma aldım... 100 metre uzaklaşmıştım ki, "kardeş araba lazım mı? bi bira parası be abi? bavulda ne var?" gibi zenci kardeşlerimizin samimi sorularıyla karşılaşınca neredeyse uçarak greyhound'uma geri dönüp paşa paşa otobüsümü beklemeye başladım... "bina yerinde başka koca şeyler görecektik az kalsın...
7 saatlik bi houston-new orleans seferinden sonra hakkında sadece bluess ve kartinayı duyduğum 3 aylık yerleşkeme geldim... elimde sponsorumun telefonu var, arıyorum beni karşılasın diye, fakat telesekreteriyle karşılaşıyorum, neymiş pazarmış?
neyse diyorum ilk günden moral bozmamak lazım. elimdeki iş sözleşmesinden iş yerinin adresini bulmaya çalışıyorum, belki onlar bilir nerde kalacağımı diye, malum 2 gün uçak ve 1 günde otobüste gitti, yaklaşık 3 gündür uyumuyorum... 20 dakika hayatımın en hızlı yağan yağmurunun altında yürüyorum, otobüs durağını bulabilmek için, burada öğreniyorum ki buradakiler yer yön bilmiyor, herkes başka yere git diyor...
durağın önüne geliyorum ama hala yağmur bardaktan değil, sürahiden boşalıyor, bi elimde bavul diğer elimde laptop bekliyorum... arkadan birileri bağırıyor, mağazadan... beni içeri alıyorlar üstümü başımı kurutmam için bez falan veriyorlar bütün moralim yerine geliyor, " aaa ne güzel yardımsever insanlar" diyorum... muhabbet edince israilli olduklarını öğreniyorum ve önyargılarımı da siliyorum verdikleri bezle yahudiler hakkında...
yağmur bitince otobüse binip metairie denen yerdeki 70120 idi galiba numarası McDonalds şubesine gidiyorum saç baş ıslak, elde iki bavul gözler pörtlemiş halde

yönetici sponsoruma ulaşamıyor, kalacak yer hakkında da bi bilgisi olmaıdığını söylüyor... neşeme neşe katıyor... yakınlarda otel aramaya başlıyorum ama bi tane var ve 60 küsür dolar... vazgeçiyorum... orda benimle aynı durumda bir arkadas ediniyorum, fatih

oun da türk olması ve benimle aynı durumda olması kesinlikle tesadüf....
gece oluyor yavaş yavas ve mcdonalds kapanıyor... ama bizim hala bir gidecek yerimiz yok... taksi çağırıyorum otele gimek için, gidiyoruz ama oda bulamıyoruz.... saat gece 12 civarı sokakta bi başımıza kalıyoruz... o kadar eğlenceli ki bizim için o an wat macerası... sokakları gezerken (bavullarla

bi tane kapalı restorant'ın önüne yorgunluktan yığılıyoruz... sonra bi farkediyoruz burası sıradan bir kapalı restorant değil, kepenginin yanında priz olan bir kapalı restorant... "hehee eğlence çıktı hadi nette vakit geçirelim" deyip çalıntı wireless ve kaçak elektrik kullanarak ilk illegal eylemimizi ilk günümüzde yapıyoruz...
saatler 3 gibi, gecenin köründe ve zenci nüfusunun en yğoun olduğu şehirde yalnız başına ve hala ıslak çoraplarla durmanın çok da mantıklı olmadığı geliyor aklımıza ama bunu çok dert etmiyoruz....
ertesi gün oluyor, mcdonalds a gidiyoruz tekrar, ve sponsor ablamız teşrif ediyorlar... 4 günlük uykusuzluğun üstüne bi de ondan bidolu fırça yiyoruz "ulan sözleşmede ne yazıyo, bak bak iyi bak ne yazıyo diyorum? ilk gün konaklama sana ait yazıyo, bana ne nerde kaldıysan, geldikten sonra ikinci gün , yani bugun teslim almam gereliyor seni" diyor... "peki abla yeterki sus da bana yatacak bi yer ver" deyip evime gidiyorum...
"amerika deyince insanın aklıma kızlar, havuzlu evler, hergün partiler geliyor dimi? benim de öyleydi...."
evime gidiyorum, 2 ürdünlü, iki tane de mısırlı abilerle aynı evi paylaşacağımı söylüyor... ona da peki diyorum ve uyuyorum.....
(biliyorum anılar deyince sadece amerika anılarından bahsediyor başlık ama böyle bir dökmek istedim kendimi..... bana acıyanlar olursa eğer, söylemek isterim ki bu daha başlangıç bile değil, daha 4239494 tane hadise geldi başıma, eğer üşenmeyip yazıyı okuyan ve devamını isteyen olursa seve seve yazarım..."
sabaha 2 bütünlemem var ve vize görüşmesi sebebiyle ortalamayı 1.90 üstüne çıkarmak için son şansım... şans dileyin...."
Bookmarks