Selam Herkese;
Forumda arkadaşlarımızın maceralarını okuyunca tutamadım kendimi bende birkaç hikayemi paylaşmak istedim. Tabi öncelikle bir tanesini yazayım ardından gelen eleştirilere göre devam ederim.
Ben 2005-2006-2007 yazları olmak üzere WATa 3 kez gittim. Üçünde de New York eyaletinin kuzey bölgesinde çok şirin küçük bir kasabada çalıştım. Kasaba da yaklaşık 200 civarı rus, 250 civarı sırp ve 100 civarı Bulgar var bir de 3 tane Türk ki onlar ben ve arkadaşlarım oluyoruz. Neyse fazla sıkmadan ilk hikayemi anlatayım.
İlk yıl sadece ben ve ev arkadaşım gitmiştik programa. Üçüncü arkadaşımız ikinci ve üçüncı yıllarda bize katıldı. Bu hikayede il yıldan olacağı için sadece ikimiz olacağız.
Gitmeden önce yerleştiğimiz iş pozisyonu bir Golf Resort Hotel’de All Around Help pozisyonu idi. Bizde gitmeden Golf arabalarını falan kullanacağımızı sanmıştık ama iş öyle değilmiş. Tarih olarak biraz geç gittiğimiz için Hotelde kalan tek iş pozisyonu Dishwasher’mış. Bu yüzden ben ve ev arkadaşım otelin iki ayrı mutfağında bulaşıkçılığa başladık. Hikaye daha ilk gün patladı ne yazık ki. Bize kalacağımız yer olarak sundukları dormitory’e gittiğimizde bize kalan odaların ya camının kırık yada çatısının kırık olduğunu fark ettik. Ama mecburen birkaç günde olsa orada kalmak zorundaydık. Neyse biz tavanı çatlak olan yerde karar kıldık. Ardından Ertesi gün kalktığımızda yatakların içerisinde neredeyse yüzer vaziyette olduğumuzu fark ettik. Önce soğuktan ve yorgunluktan altımıza kaçırdığımızı düşünsek de yağmurlu bir gece olduğunu daha sonra fark ettik. Acilen ortalıkta ev aramaya başladık. Bize şehir merkezinden kasabaya birlikte geldiğimiz ve bizimle aynı hotelde çalışan 2 Romanyalı ve 2 Polonyalı bayan arkadaşlarımız eşlik etti. Günün sonunda kirası diğer yerlere göre fazla olan ancak tripleks ve aklınıza gelebilecek tüm detayları içerisinde barındıran muhteşem bir villa bulduk. Hiç vakit kaybetmeden ertesi günün sabahı oraya taşındık. İlk iş günümüzde o gündü. Çalışacağım departmana yani mutfağıma gittim. İlk gün training babında bana neyin nerede olduğu gösterildi. Shiftin sonuna geldiğimizde ise benimle birlikte çalışan Amerikalı bulaşıkçı bana direktif vermeye başladı. Hayır o değil adam deli. Çünkü Amerika’da bulaşıkçılık yapan Amerikalı’lar deli oluyorlar. Bana Swip the floor dedi. Bende bön bön baktım. Ardından Swip and Mop the floor dedi. Yine baktım. En sonunda sinirlendi. Gitti önce süpürgeyi aldı ardından bana Viledanın yerini gösterdi. Ve sonra başladı süpürmeye. Bir yandan sürürüyo bana göstermek için bir yandanda bana küfür ediyo. Daha sonra silmem için viledayıda bana verdi. Bende bilmemezlikten gelip İngilizcemin yettiği kadarıyla ne yapıcam dedim. Bu sefer süpürmeyi bitirip silmeye başladı. İlk iş günümü böylece bitirdim. Ama daha sonraları bunun acısını benden kat kat çıkardı sevgili Deli çalışma arkadaşım. Bakmayın Deli dediğime numara yapıyor büyük ihtimalle. Neyse bir buçuk ayım böyle geçti ama her eve gelişimde ve o muhteşem evime baktığımda bütün yorgunluğum geçiyordu. Hele ki işin en can alıcı kısmı 60 metrekarelik salonumdaki home party’ler. Onları ve ondan sonraki 2 yılda yaşadıklarımı sizinle paylaşacağım.
Şimdilik hoşçakalın…
Bookmarks