Köşe yazarlarımızdan bir röportaj...

Amerika`nın en sevdiğim yanlarından biri, Türkiye’de görüşmek için uzun çabalar harcayacağım insanlar ile burada tanışma ve uzun uzun sohbet etme fırsatını bana sunması...

Dr. Ender Saraç, Türkiye’de ve dünyada en önde gelen Sağlıklı beslenme uzmanlarından. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca başta olmak üzere birçok dili konuşabiliyor. İsmini google’a girdiğinizde çıkan 200 bine yakın sayfadan da anlaşıldığı üzere, uzman olarak medya dünyasında en çok konuşulan isimlerden olduğunu göreceksiniz. Dört kitap yazarı Ender Saraç’ın İstanul’daki “Hay Sağlık Merkezi”nin müşteri listesi Tansu Çiller’den Deniz Akkaya’ya kadar uzanıyor.

Aslında kendisinin sayamacağım kadar uzmanlık alanı mevcut. Spiritüel anlamda da çok zengin bir iç dünyaya sahip olan Saraç, dünyanın bir çok ülkesini dolaşmış, Hindistan’da budistlerin Yoga’sını Reikisini, Uzak Doğu’nun meditasyon yöntemlerini incelerken, kendi ruh derinliklerimizin ve dinamiklerimizin farkındalığında olmanın verdiği avantajdan bilgelik yolunda çok iyi istifade etmiş bir kişilik. Öncelikle kendi adıma çok fazla istifade ettiğim bu kişiyi Türk Amerikan toplumuna yakından sunmak istedim. Kendisi ile sağlıklı beslenmeden, Ramazan orucundan, ruh ve beden ilişkisinin deriniklerine kadar uzanan bir söyleşi yaptık. Zevkle okuyacağınızı düşünüyorum...

Ayrıca bu söyleşi için bize misafir eden New Jersey’deki Lodos Restorant’ın genç sahibi ve ahçısı Bahri Usta’ya da teşekkürlerimi sunuyorum...

Amerikan yaşam biçiminde sağlığımızı korumak icin nelere dikkat etmeliyiz?

Egzersiz ve bol bol ılık şu içmek çok önemli. Bu ülkede her şey soğuk veya buzlu içiliyor. Bu da mide ve sindirim için iyi değil. Bol bol yeşil çay için. En iyi detox edici içeceklerden bir tanesidir. Hem kansere karşı korur hem kalbe iyidir. Onun dışında diğer bitkisel çayları için ve içerken hiç bir şeyin içine şeker katmayın. Haftada üç-dört kez mutlaka egzersiz yapın. Amerika`nın aşırı rahatlığını sakın kullanmayın. Mesela paketleri kendiniz taşıyın. Gökdelende bile otursanız, asansörle çıkıp 3-4 kat önce inip yürüyün. Her gün egzersiz yaparak özellikle karın ve bel civarının yağlanmasına izin vermeyin. En tehlikeli olan yağlanma tipidir. Kimyon, zencefil, zerdacal, sarmısak, taze soğan, dereotu gibi sağlıklı baharatları tüketerek sindirim gücünüzü artırabilirsiniz. Sadece bunlarla bile fazla kilolara karşı büyük mücadele vermiş olursunuz.



ABD YAŞAM SÜRESİ KISALIYOR

Amerika gelir seviyesi en yüksek ülke ama, insanları devamlı , en güzelini en çoğunu, en ucuz bir şekilde tüketmeye sevkeden bir sistemi var. Bu sistem ne kadar sağlıklı? Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO)’nın yaptığı açıklamaya bakarsak, Türkiye’de bile ortalama yaşam sürelerinın uzamaya başladığını görürüz. En uzun yaşam ortalama süresi yine Japonlar’da. Ama çok ilginçtir, dünyada tıbbın en ileri ülke olduğu Amerika`da ilk defa, geçen yıl itibariyle ortalama yaşam süresi kısalmaya başladı. Bu çok dikkat çekici bir durumdur. Kimse bunun farkında değil, ama dünyada tıbbın en ileri olduğu yerde yaşıyorsunuz, fakat ortalama yaşam süreniz kısalıyor. Bunun en büyük nedenlerini; manevi boşluk, Junk food, fast food gibi çok fazla ve gereksiz aşırı ağır gıda almak ve tembelleşmek ile açıklayabiliriz.

Amerika`da, büyük marketlerde bile insanlara ‘scooter’lar veya arabalar veriyorlar, yürümesinler diye. Bu korkunç bir tembellik. Amerika`da evden çıkmayıp bütün gün internetten alışveriş yapan ciddi bir nüfus var. Dolayısıyla, dünyada tıbbın en ileri olduğu bir ülkede bile sağlıkla ilgili konularda olumsuza doğru bir gidiş olabiliyor. İşte biz Türkiye`de henüz daha deforme olmamışken Amerika`nın iyi yönlerini, mesela organik gıdaya gitme çabalarını, daha sağlıklı beslenme çabalarını alıp çok prosess food (işlenmiş gıdalar) ve kötü beslenme alışkanlıklarını almayabiliriz.

Bahsettiğiniz o konuda bir düzelme var sanırım. Gençlik artık Türkiye’de daha bilinçli gibi. Eskisi gibi Mc Donalds’a, Burger King`e saldırmıyor…

Bir zamanlar bu durum Türkiye`de çok moda oldu. Uluslararası zincirler, bir açıdan da bir sınıf göstergesi gibiydi, batılılaşma gibiydi. Ama şimdi bunun kof bir şey olduğu anlaşılıyor. Bunun yerine; ‘Amerika`nın yararlı teknolojisini, çalışkanlığını, yararlı alışkanlıklarını alalım’ mantığı oluşmaya başladı. Biz maalesef ters bir şey yaptık. İşe, Amerika`nın kötü yönlerini örneklemekle başladık. Ama şimdi Türk insanında bir bilinçlenme başladı. Artık zararlı şeyleri tüketmiyorlar. Veya tüketseler bile daha kontrollü tüketiyorlar. Zeytinyağlı yemekler, tahıl, meyve, sebze, çeperli gıda, bakliyatlar, taze sıkılmış meyve suyu vs. bunlar da bayağı gündemde. Bir kere yanlış beslendiyseniz bile sonra da gidip bir balık salata, bakliyat yemeği yiyebilirsiniz. Burada (ABD) o kadar çok fazla çeşit yok. Daha çok et, kızartma ve hamur işleri ve hazır yemek sanayii var. Hazır yemek tüketimi çok yüksek.

KÖY YEMEKLERİ EN SAĞLIKLI YEMEKLERDİR!

Sizin beslenme alışkanlığınız nedir? Ben genelde vejeteryan ağırlıklı besleniyorum. Aslında iştahlı da bir insanımdır, ama disiplinim ve otokontrolüm yüksektir. Genelde, hazmedemeyeceğim hiç bir gıdayı yemem. Eğer ben o gün hiç hareket yapmayacaksam, diyelim ki öğlen de çok fazla yediysem, akşam üstü birinin doğum günüydü bir pasta ikram ettiler vs. işte o akşam yediğime dikkat ederim. Mutlaka dengelerim. Sabahları daha çok müsli tarzı şeyler ya da tam buğday ekmeğiyle kahvaltı, yağsız peynirler, bol maydanoz, domates, salatalık, sivri biber ve ev yapımı az şekerli reçeller, marmelatlar yerim. Öğlen mutlaka yemek yerim; asla yemek atlamam. Bazen biraz saati kaysa da ben yine o yemeği yerim. Bizim kliniğimizde yemek pişer. Genelde köylü yemekleri yerim. Çünkü en sağlıklı yemeklerdir.

Bulgur, mercimek, barbunya, fasulye, ıspanaklı börek, yoğurt çorbası, türlü gibi yiyeceklerle beslenirim. Akşamları maalesef davetler oluyor, çoğunlukla geç ve ağır yemek zorunda kalıyorum. Ama akşamları mümkün olduğu müddetçe ve tercih hakkım olduğunca geç ve ağır beslenmemeye gayret ederim. Onun dışında akşam üzerileri minik ara öğünde mutlaka ceviz, fındık veya badem, yanında bir parça meyve yerim. Bazen canım çektiyse ve öğün fazla karbonhidrat yemediysem, kek, kurabiye (tabii sağlıklı bir şekilde, sıvı yağla yapılmış olan) yerim. Bir de çok fazla miktarda kızartma, kırmızı et, tavuk, aşırı yağlı peynir gibi şeylerden uzak durmaya çalışırım.

Türkler dahil, daha az gelişmiş ülke insanı, Amerikalılar ne yapıyorsa daha doğrudur düşüncesi ile gördüğü her şeyi benimsiyor, beslenme şekli dahil. Siz böyle bir tehlike gözlemleyebildiniz mi?Çocuklar daha moda olan şeyi almak istiyor her zaman. Almanya`daki üçüncü nesil Türk toplumu bu durumu aşmak üzere. Türkiye`den Amerika`ya gelenlerin çoğu da zaten belirli yaşam tarzını seçen kişiler. Yani ben çok manevi ruhsal doyum içerisinde yaşayayım diyen insan gelmiyor. Daha çok, ticaret yapayım para kazanayım idealinde olan insan geliyor. Dolayısıyla insanın seçim yapma noktası çok önemli. Ancak, kimliğini kaybeden kişiler yok olmaya mahkumdur. Milyonlarca dolarınız olabilir ancak manevi açıdan kofsanız, bir Türk olarak ben bunu açıkçası kendime yakıştıramam. Biz, Osmanlı gibi çok önemli bir medeniyetin kalıntılarını taşıyan bir kuşağız. Bence bir Türk`ün bir inancı, bir asaleti, bir tarihi, bir duruşu, bir kalitesi vardır. Bu havanın bozulması durumunda Amerika`da tehlike görüyorum.