Süpervizörün taksisine atlıyoruz arkada şehir dışında çalışmak durumunda kalan gözü yaşlı 5 Türk genci bırakıp kalacağımız eve doğru yola çıkıyoruz. Burası süper bir yer işe yakın ev güzel diye düşünürken o gün evden çıkması gereken Taylandlı öğrencilerin hala ev de olduklarını ve evin pislik içinde olduğunu görüyoruz. Her neyse evi toparlayıp gidiyorlar ve ev bize kalıyor. Her şeyin çok güzel olmaya başladığını düşünmeye başladığımız zaman ertesi gün bizi Mcdonaldsa oryantasyona götürdüklerinde bizden 2 erkeğin farklı Mcdonalds ta çalışacağını söylüyorlar. Alıştırma dedikleri zaman bir şey bekliyoruz aslında ama öyle bir şey zaten yokmuş. Bize oryantasyonda tişört ve şapka verdiler bu mu oryantasyon dedim… Aynı yerde çalışıp ve aynı evde kalmayı planlarken başımıza neler geliyor anlam veremiyoruz.
Sokağa çıktığımız zaman herkeste araba olduğu için bizden başka yaya insan görme ihtimalimiz Türkiye de enflasyonun tek haneli rakamlara inmesinden daha düşük bir ihtimal olduğundan bizi arabalarından gören insanlar dönüp bir daha bakıyorlar. Herkesin iki tane arabası olduğundan mıdır nedir yayalar için hiçbir şey yapılmamış. Sokakta insan yok ve şehir hayalet görünümünde. Sitemizin havuzunda eğlenmeye gidiyoruz. Yeni tanıştığımız Kadının birine burada nasıl araba kiralayabileceğimizi soruyoruz o da benim cipimi alın havaalanından arabanızı kiralayın ve dönün diyor. Şaşkınlık içinde kalıyoruz kadın bize Türkiye de ömür boyu çalışsan alamayacağın cipini teslim ediyor biz reddediyoruz…Amerika da ilk günlerde kültür şoku yaşamamanın imkânsız olduğunu düşünüyorum çünkü en basitinden sokağa çıktığında hiç yaya olmamasına rağmen tüm arabaların sana yol verdiğini öncelik hakkının yaya da olduğunu görüyoruz. Bunun cumhuriyet caddesindeki seni ezmeye çalışan trafik canavarlarıyla benzer olmadığını görünce şaşırmamak elden değil. Amerika’ya geldiğimiz andan itibaren düzgün beslenmeye çalışıyoruz. Ama work and trouble! sezonu başladığı andan itibaren Amerika da ki ekmek satışlarında büyük oranda artış saptandığını öğreniyoruz. Bu insanlar ekmek yemiyorlar biz de elimize her seferinde 5 tane ekmek alıp evimize dönerken öylece bizi izliyorlar. Saklamak güç, sıkıntı cabası. Burada yaşamanın avantajlı yönleri de yok değil aslında. Alış veriş sonrası marketten çıkarken elimizde mutlaka her seferinde 5 kiloya yakın muz aldığımızı fark ediyoruz. Muzu burada sudan ucuz.
Bookmarks