3-4 TEMMUZ

malum amerikanlar için çok özel bir gün. herkes deli gibi içiyo, bizimde sarhoşlarla uğraşmaktan sabrımız tükenmek üzere. ihtiyar dediki bekleyen çok müşteri var yapamıyorlarsa uğraşmayın iptal edin kiralamayı nasıl olsa bekleyen var. tamam dedim bende. neyse yoğunluk ve ameikanlar canıma tak etmiş. baktım ahmet ilerde biriyle uğraşıyor, bağırdım ben buna türkçe; ahmet sarhossa s.ktir et adamı, çok bekleyen var. adamın yanındaki kadın bana dönüp ben türkçe biliyorum demez mi. haydaaa nereye kaçacağımı ne yapacağımı bilemedim. hemen ortalıktan kayboldum.

BİR GARİP İŞ ARKADAŞLARI

Adam: kendisi üniversiteyi yeni bitirmiş tembel mi tembel uzun saçlı pis sakallı elinde elektronik sigara arada bana gelip fethi can i borrow a cigarete diyen ameikan asimiz(az paketimi sömürmedi). kendisi sizin 5 dk da yapabileceğiniz işi 15 dakikadan önce yapmamaya yemin etmiş biri. ama bi o kadarda kafadır muhabbeti sarar. ihtiyarın nefret ettiği adamlar listesinde ilk sıralara oynar. ihtiyarın taklidini yaparakta az kahkahalara boğmamıştır bizi

Tyler: 14 yaşındaki ameikan ergenimiz. az balık tutmaya gitmedik. kendisi en tembelimizdir ki ben diyim 50 siz diyin yüz defa azar işitip evine yollanmıştır. arada eve erken gitmek istediğinde patronu sinir eder ve kendini kovduttururdu. annesinin zorlamasıyla çalışırdı zaten. en son dükkanın önünden süpürdüğü şeyleri yoldaki logar kapağından kanalizasyona atmaya çalışken ihtiyarın hışmına uğradı ve tamamiyle koybuldu.

Ali: müşterilere türkçe küfür etmekten acayip zevk alan biri. Söyle diyim müşteri geldiğinde kontratını kontrol eder motorunu gösterir ve anlatmaya başlardık nasıl kullanıldığını. ali ise kontrarı kontrol ettikten sonra aha bu senin motorun tipini s.ktiğim der, müşteri excuese me dedikten sonra ingilizce this is your moped sir diyip pis pis sırıtırdı. eğitim arasında senin ben .. koyim, senden bi ... olmaz gibi ve çok daha yaratıcı küfürler ederdi ki duysanız şaşarsınız. Yazık ameikanlarda anlamıyo sorrry pardon me what is that derdi buda ingilizce bişiler söyler pis pis sırıtırdı. nedendir bilinmez bana o kadar türk müşteri denk gelirken ona hiç denk gelmedi. bigün kahve almaya gittim baktım bu kahve dolduruyo bardağına( fiyatını ödedikten sonra bize boş bardak verirler bizde gider kendimiz doldururduk) ben önce tuvalete gittim kahve bardağımı alıp parasını verdim gittim kahve reyonuna baktım bizimki hala orda. dedim olum napıyosun yarım saattir burda. demez mi kanka yarım saattir bardağın yarısını içip içip tekrar dolduruyorum en az 5 bardak içtim bi kahve parasına ahahhaha kimsede çakmıyo diye. böylede zeki bi arkadaşımız. ayriyetten benzin deposundan çaktırmadan benzin satardı bu arkadaş. bi nevi kaçakçılık. sonra banada öğretti karlı işmiş vallaha.

Ayşe: kendisi ihtiyarın en büyük kankası. boş zamanlarında dükkanın önüne çıkar moped moped mopeeeeedddddd rentaaaaooolllll moppeeeeeıyd diye bağırıp müşteri çekmeye çalışırdı. arada bizim ensemize vururdu. oda ayrı bi dengesiz ki ihtiyarın en büyük kankası olmasına şaşmamalı tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.

bide ikinci işten edindiğim arkadaşlar var hepsi restorandan. çoğu lise terktir ve zencidir hayattan pek bi gayeleri olmaz ama uzak durulması gereken tipler değildir bu kişiler hepsi kafadır. zamanla iş stresindenmidir bilinmez bende göz tansiyonu nüksetti migrenle birlikte. e malum amerikadasın doktor işleri pahalı. e nolcak alternatif tıpba yöneldik bizde bitki çayları. tesadüfmüdür
bilinmez bu arkadaşların hepside aynı dertten müzdarip. e onlarda bitki çayları olmadan dolaşmıyolar. genelde her akşam yangın merdiveninde migrenimize çare bulmaya çalışırdık bu arkadaşlarla muhabbetler şakalar kahkahalar ne güzel günlermiş be. bi gün gene yangın merdiveninde kendimizi alternatif tıpla tedavi ediyoruz ki yangın merdiveninin en üst katındayız sadece korkuluk var 1 metre başka koruma yok. arkadaşta o korkuluğun üstüne oturmuş. herhalde bitki çayını aşırı dozda içti bu pata küte yuvarlandı 3. kattan. bizde fazla içmişiz birki çayını deprem mi oldu la bi sallandı burası dedikten sonra çaktık mevzuyu bizimki aşağıya yapışmış. ama kimsede aşağıya inip kontrol edicek takat yok yukardan su atıyoruz kendine gelsin diye. sonra bu sürüne sürüne geldi geri ben yatmaya gidiyom diye. allah korudu yemin ediyom

Ertuğrul: Kendisi aynı zamanda toprağımdır. kaslı vücuduyla kızların bir numaralı hayranı. Diskolarda az tacize uğramadı. çocuk gece 11 e kadar çalışır sonra bana kanka hadi dışarı çıkalım derdi o kadar enerjik. en yakın arkadaşlarımdan biri oldu amerikada travel ıda beraber yaptık.

Deniz: adada 6. yılı. kendisi garsondur çok orjinal biridir. iş saatleri dışında sarhoş gezer. sürekli uğraştığı amerikan süzme çocuğun biri vardı naber lan g.t, senin ben .. koyim diyip stres atardı çocuğun üstünden. oda bana gelir deniz ne dedi derdi. birbirleriyle çok uğraşırlardı. denizi herkes severdi hatta sırp çocuğun biri benim türk olduğumu öğrenince selamun aleyküm kardeş demişti. sonra gördüğü her türke bunu demeye başladı deniz öğretmiş.hatta bi gece ben bunu kolidorda sarhoşken gördüm. her kapının önüne gidip selamun aleykum kardeş diyip diğer kapıyo geçiyordu. düşünün denizin millet üzerindeki etkisini deniz demlenirken ben bi 5 dk ya kadar dönücem diyip ortadan kaybolurdu sabah geri geirdi nerdeydin diye soruncada hatırlamazdı ama saat sabah 10 diyince işinin başında olurdu akşam 10 olunca başlardı içmeye. en büyük hobisi bisiklet çalmaktı ertesi gün aldığı yere bırakırdı.