Benim wat hikayemde arkadaşımdan etkilenip başladı.Bi gün bakıyorum facebook’da ortaokuldan arkadaş amerikaya gitmiş.Adamın times’da fotoğraflar falan.Hadi yaaaa!!! diyorum.Ben niye gitmiyorum amerikaya.Hemen gidiyorum babamın yanına böle böle anlatıyorum olayı gitsem mi falan.Bana sponsor olurmusun verdiğin para çıkıyormuş amerikada.En az 5000 dolar falan kazanılıyormuş.O şirkete verilen parayı getiririm diye büyük bi duygu sömürüsüyle ikna ediyorum(bu arada şirkete verdiğim parayı getircem diyip 9 dolarla geri döndüm orası ayrı) Hemen kalkıştım işe.İş fuarları derken williamsburg virginia’da IHOP’da host olarak işi buldum.Arkadaşlara sölüyorum host olcam diye adamlar “ o ne lan!!” diyolar.Ne bileyim diyorum bende.Sanırım gelenleri oturtuyomuşsun diyorum.Direkt cevap da “salak mı onlar?Kendileri oturamıyorlar mı oluyor?” tabi neyse bu kısmı geçeyim amerikaya gidiş kısmına geleyim.
Finalleri bitirir bitirmez yola çıkıyorum izmir’den.Lufthansayla izmir-münih-new york gidicem.Akşamdan içimde öle bi heyecan var ki sormayın.Aslında heyecandan çok korku var.Annem nasıl işlere kalkıştın böle.Nasıl bulcan falan böle bi telaş içinde.Anne diyorum zaten stresliyim yapma böle.Uzun bi yolculuk sonunda varıyorum sonunda New York’a.Tamam varıyorum ama tamamen sudan çıkmış balık gibiyim.Nerdeyiz len nereye geldik.İndik havaalanına ama burdan nereye gitcez modundayım.Ona sor buna sor derken bi otobüs buluyorum havaalanında penn station’a giden hemen son anda biniyorum ona.Yanımda bi adam var.Tam bi izbandut.Güney Afrikadan dünya kupasından geliyomuş.Başlıyorum onla muhabbete.Tabi aslında o konuşuyo ben anlamaya çalışıyorum.Ne zaman geldin amerikaya diyo.Ben diyorum 1 saat falan oldu.Adam tamamen şaşkın bakıyo manyak mı bu diye.Neyse sonunda geliyorum penn station’a.Sözde penn station diye grand central’In önünde indiriyolar beni.Burası neresi nerdeyim diye bakınıyorken yine benle birlikte 3 tane daha kız iniyor otobüsten.Aynen onlarda benim gibi bakınıyorlar çevrelerine.Soruyorum hemen nereyi arıyorsunuz falan.Penn station diyorlar.Aaaa iyi diyorum hadi bulalım.Yolda başlıyoruz muhabbete.Kızlar belarusdan gelmişler.Bi otelde housekeeping yapcaklarmış.Hangi şehirde çalışcaksınız diyorum.Virginia Williamsburg demezler mi Hadi yaaaaaaaa!!!!! Diyorum şansa bak Neyse geçeyim burayı Sonunda uzun uğraşlarla buluyoruz penn station’u williamsburg’e bileti alıyoruz ve bi bakıyoruz ki bilet 12 saat sonra.Napcaz falan takılıyoruz bütün gün new york’da.Akşam times’da vakit geçiriyoruz.İşte o zaman “Ne güzelmiş beeee diyorum iyiki gelmişim filmlerde gördüğüm yerde şimdi ben foto çekiliyorum falan” 12 saatin üstüne 7 saatlik de tren yolculuğunun sonunda geliyoruz williamsburg’e.Hava bi İzmirli olarak bana normal geliyor(ortalama 40 derece civarıydı) ama bu belaruslular yanıyor tabi.Üstüne üstlük hiç birimizin kalcak yeri de yok.Bütün yol boyunca onu düşünüyoruz sonunda birlikte kalmaya karar veriyoruz Williamsburg amtrak station’da zenci bi görevliye soruyoruz nerde kalalım diye.Adam kızlarda varsa bende kalabilirsiniz diyor.Olaya bak diyorum.Apaçilik burda da varmış Sonunda bi adres alıyoruz bi görevliden gitmek için yola çıkıyoruz o otele.Atlıyoruz hemen taksiye.Şöföre bakıyorum tam Karadenizli tipi.En sonunda dayanamıyorum soruyorum nerelisiniz falan.Adamın cevap “rize Hemşin” Vaaaay diyorum ben de izmirden geliyorum falan hemen hikayeyi özet geçiyorum ona.Abi boşverin orayı ben sizi öğrencilerin kaldığı otele götüreyim sizin dediğiniz yer çok pahalı diyor.Abiye uyup gidiyoruz oraya.tabi büyük bi takdirini de alıyorum abimizin 3 tane belaruslu kızla olunca Neyse gidiyoruz otele tutuyoruz odayı birlikte.Otel tam abimizin dediği gibi full watçı ama sanki rusya.Bi kişi mi İngilizce konuşmaz.Herkes rusyadan gelmiş sanki.Bi kaç türk ve rus-ukrayna-belarus olmuş otel.Bu kadar uzun bi yolculuktan sonra ertesi gün işe gidiyorum.Managerle tanışıyorum falan.Bana host’a ihtiyacım yok server olmak istermisin İngilizcen iyi falan yapabilirsin diyor.Ben soruyorum saati ne kadar falan 2,75+tip diyince az falan diyorum başta istemiyorum tabi ama sonunda başka şansım olmadığını anlayınca kabul etmek zorunda kalıyorum. Tabi sonraki zamanlarda da server olmanın kıymetini anlıyorum orası başka(Kesinlikle herkese öneririm serverlığı bu arada) İlk başta o kadar zorlanıyorum ki.Yemeklerin hepsi farklı herkes bi şey soruyo ben bi bok bilmiyorum.Hayatımda ilk defa pancake görmüşüm müşteri saçma sapan pancake soruları soruyor.bende cevap olarak sadece anlamsız bi gülümseme ve sorry ı don’t know. Tabi böle cevap olunca tip’de az oluyor.Baya moralim bozuluyor tabi.Sonunda bi kaç hafta geçiyor tabi alışmama işe.şehire ve otele falan hemen uyum sağlıyorum tabi.İlk paycheckden sonra araba almaya karar veriyorum.Manager’imle konuşuyorum “boş ver arabayı aylık kirala istersen diyor.Bi arkadaşının arabasını kiralayabileceğini sölüyor.Çok aklıma yatiyor bu iş 2001 model Hyundai Accent’i aylık 500 dolara full inspection kiralıyorum.(bu şekilde aylık araba kiralama bulabilirseniz tavsiye ederim.)Araba da olunca altımda yok artık benden iyisi.Neredeyse tuvalete bile arabayla gidiyorum o kadar yani Tabi bundan sonrada gezme eğlenme kısmı başlıyor.Onu da artık en kısa zamanda paylaşıcam.Umarım sıkılmamışsınız ne anlatıyo bu a.q dememişsinizdir.